Kişi hem sözünü hem fiilini önce gönül süzgecinden geçirmeli, hassas bir terazi ile davranışlarını tartıp öyle harekete geçmeli insan.Bende öyle yapmaya karar verdim 20 mayısı  unutturmamak adına kaleme almaya karar verdim.Ancak kardeşimin gezi günlüğü altına kaleme aldığı makaleyi ve Çataltaş adına yazdığım şiirimi ortaklaşa sizlerle paylaşmaya karar verdim.

Herşeyin altında bir sebep aramak aklın işi'dir, Sebepsiz, sorgusuz, sualsiz bağlanmak ise Gönlün işi..Bizde gönülden bağlıyız geleneklerimize ancak geleneklerimizi yaşatacak yerimiz kalmadı.

Geleneğimiz olan 20 Mayıs çataldaş şenliklerini anmadan geride bıraksakda yenisini anma günü yeniden gelsede biz unutturmayacağız ve tarih boyunca anılan geleneği yok ettirmeyeceğiz. En son sanırım 2010 yılında yapılan şenlikler artık çataltaşın yok olmasıyla rafa kalkmış durumda.

4000 yıllık bir kültür: MAYIS YEDİSİ ....

Geçmişi çok eskilere dayanan ve popüler bir kültür mirası olan MAYIS 7’Sİ şenliklerini uzun yıllar sonra yerinde izlemek ve paylaşmak için Orduya doğru hareket ettiğimde belleğimde anılar canlandı. Yol boyunca, kah anılara dalarak, kah yanımda eşimle beraber bu anılar üzerinde sohbet ederek yolculuğumuzu tamamladık. Anılar denizine bizim zamanımızda diyerek söze başlayınca o zamanlarda; 302 otobüslerle yaptığımız o uzun yolculuklarıda konuştuk. O otobüslerde şimdilerde olduğu gibi 24 saat ikramların olmadığını, suyun cam şişelerde, (daha sonraları poşet su torbalarında) verildiğini, sıcak ikramının ise hiç olmadığını, bantlı teyplerden müzik yayını yapıldığını, şimdilerdeki gibi herkesin istediği kanalları dinleyemediğini anımsadık. Tv yayının olmadığını, 302 ler üzerinde uzaya ilk giden Apollo aracına öykünmenin bir işareti olarak APOLLO 16 gibi yazılar yazıldığını tebessümle yad ettik. Ve tabii yolların bugünkü kadar güzel, düzgün olmadığı, uzun, yorucu yolculuklarda molalar sonrasında hiç içmemiş gibi, daha yerine bile oturmadan hemen herkesin birer gurbet sigarası tellendirdiğini, içerisinin kesif dumandan göz gözü görmez durumlara geldiği gibi konuları konuşa konuşa devam ettik.

Yine o zamanlar, Mayıs 7 ni GÜLYALI Çataltaş'ta kutlarken, yaklaşık 1-2 km ilerdeki ÇATALTAŞ’A yüzerek gitmenin biz gençler için ayrı bir önemi olduğu, bir güç ve beceri olduğunun tescili olduğunu, dondurmacıları, cevizli helva satıcılarını yüzümüzdeki çocuksu tebessümle anımsadık. Hey gidi günler desek mi acaba, o kadar yaşlandık mı? Sanmam hani rahmetli Annemin deyimi ile az zamanın adamıda değiliz hani. 

Sözü çokta uzatmadan; öncelikle MAYIS 7’Sİ nedir ne değildir, onu tanımlamaya çalışalım. Kaynaklarda; 4000 yıllık geçmişi olduğu yazılıdır. Doğu Karadeniz Bölgesi'nde Samsun Artvin arasında Rumi takvime göre Mayıs ayının 7. günü (Miladi 20 Mayıs) kutlanılan geleneksel bir festivalin genel adıdır. Mesela Giresun’da, 1977 yılında alınan bir kararla adı değiştirilmiş ve uluslar arası Aksu deresi şenliği olarak ünlenmiştir. Bunun dışında ise özüne uygun olarak kutlanmaya devam edilmektedir. Ordu merkezde kordon ve iskelede, Perşembe’de Aktaş’da ile Yason burnunda, Gülyalı’da ÇATALTAŞ’TA kutlanmaktadır. Kutlanacak yerin Coğrafik konumundaki duruma göre nüans farkları olsada, genelde halk tarafından yapılan kutlamalar geleneksel özelliklerini korumakta özüne uygun yapılmaktadır. Halkın erken saatte saatlerde deniz kıyısında, topluca suya girmeleri, evcil hayvanlarını yıkamaları, suya 7 çift bir tek taş atarak dilekler dilemeleri, kayıkla gezintiye çıkmalarına, piknik yapıp türküler eşliğinde horonlar oynamaları bu adetlerden bazılarıdır. Belleğimde her ne kadar güzelliklerle yer etmiş olsada 2000 yılında Beşikdüzü’ndeki kutlamalarda bilinçsiz birkaç tekne sahibinin gereğinden fazla yolcuyu teknelerine doldurması sonucu, tekneler alabora olmuş ve ne yazık ki 38 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. İşte bu zamandan sonra bu şenliğin en büyük özelliği olan teknelerle 7 dalgadan geçme bölümü daha kontrollü yapılmakta, güvenli iskelesi olmayan yerlerde ise yasaklanmaktadır.

 

ÇOCUKLUĞUM SENDE KALDI


www.edebiyatdefteri.com 
Çocukluğum,
Gençliğim,
Hayallerim ,
Kaybolan Kumsallarında,
Yitirdiğimiz mavi denizinde,
Su içtiğimiz değirmen deresinde,
Yeşilinde kaldı,

Hayallerim sende kaldı ,
Yedi dalgasından geçtiğimiz,
 
Dilekler tuttuğumuz,
Her şeyi arasından geçip de orada bıraktığımız,
 
Çatal taşında,

Şimdi yok olmak üzere tek başına,
Bize küsmüşçesine bakıyor çevrildiği yerden,
Umutsuzca son çırpınışda,
Tarihe tanıklık edip,bizleri,
Son bir kez beklercesine,
 
Bakıyor sahillerine,

El sallarcasına vedalaşıyor,Ebulhayir ile,
Alın benden, bende kalan çocukluğunuzu dercesine,
Hoşcakal, çocukluğumun kaldığı kumsallar,
Hoşcakal, çocukluğumun kaldığı mavi deniz,
Hoşcakal , çevresinde kulaç attığım çataltaş.
Hoşcakal yirmi mayıs çataltaş şenlikleri,
Şahin KALAFAT 09.10.2012
Ordu-Giresun Gülyalı Havaalanının yapımı ile beraber,Geleneksel 20 mayıs Çataltaş şenliklerinin yapıldığı yerdeki doğal taşların zorunlu olarak imha edilmesi neticesinde tarihi bir geleneğin yok olması münasebeti ile kaleme alınmıştır.