Sayın Ahmet Davutoğlu sayın Cumhurbaşkanımız tarafından saraya çağrılarak istifaya davet edildiğinde ve istifa ettirildiğinde aynen şunları yazmışız. “Devr-i Davutoğlu sona erdi ama Anayasal olmayan ve demokratik hukuk devletine uymayan daha kötü bir devir açıldı. Davutoğlu’nun ve Türk milletinin  geleceğini tahmin etmek artık bir kehanet veya marifet sayılmamalıdır. Çünkü AKP; İktidarının seyir defteri artık anayasal hukuka dayanmayan bir seyir defteridir.”
Ve eklemişiz Demişiz ki: Bu karanlık yolun esas yanlışı açık bütçeler yapılarak açıktan para basılmasıdır. Yani insanların ceplerinden paralarının sofralarından yiyecek ve içeceklerinin alınması demek olan bir gaflet işidir. Bu nedenle, açık bütçeler daha çok kişinin başını götürecektir cümlesi de kehanet değildir.
Ve o tarihteki AKP karnesine göre de bir ABD doları 2.800.000 TL ve çeyrek altın ise 194 YTL idi.
 Bu gün bu rakamlar nedir?
ABD doları 5.106.000 TL ve Çeyrek altın ise 325.YTL dir.
Şimdi anlatabildim mi ABD'nin uyguladığı yaptırım veya ambargo nedir?
 “Hukukunu kaybetmiş bir AKP yönetiminin bizi getirdiği ve nereye kadar götüreceği belli olmayan bir duraktır.”
ABD istekleri hiç yerine getirilmemiş de değildir. Evanjelist papazı sağlığı ileri sürülerek  cezaevinden çıkarıldı ve ev hapsine alındı. Bu işlem ABD nin baskısı ile gerçekleşti. ABD yi tatmin edemedik. Ne yazık ki biz yargı bağımsızdır karışamayız diyemedik. 
 
İsmet Paşa DP iktidarını eleştirirken TBMM kürsüsünde aynen şöyle demiştir.
“Biz demokratik rejim dedik, demokratik rejim kurulmuştur. Bu demokratik rejim istikametinden ayrılıp baskı rejimi haline götürmek tehlikeli bir şeydir. Bu yolda devam ederseniz, ben de sizi kurtaramam.”
Bu tarihi sözü alıyor ve AKP iktidarının uygulamaları için kullanıyorum. Yararlanın.
Bağımsızlığın korunması için ilk şart bütçenin ekonomik bünye için orantılı ve DENK olmasıdır direktifi Atatürk tarafından verilmiştir. Denk bütçe istikametinden ayrılıp açık bütçeye yönelmek bağımsızlığı yok eden tehlikeli bir şeydir. Ey AKP siz açık bütçeye devam ederseniz sizi  Türk milletinin elinden hiç kimse kurtaramaz.
 Hiçbir iktidar yakınının 2002 den bu yana bütçeler açıktır DENK yapalım dediklerini duyan gören olmamıştır. Oysa bu karanlık gidişin tek çıkar yolu DENK bütçeye dönmektir. Başarılar dilenir. NOKTA.
 
Hatay Tarihînden Bir Kesit.
Şimdi Hatay tarihinden bir kesit sunalım.
Hatay'ın Ana vatana katılması politikasını Atatürk bizzat yönetmiştir. Hatay'ın bağımsızlığı için görev verdiği Tayfur Sökmen'in TBMM ne girerek dokunulmazlık almasını düşünmektedir. CHP den Antalya bağımsız Milletvekili adayı gösterilir. Atatürk'e sorarlar Neden  Bağımsız. Atatürk, Zamanı gelince görürsünüz der. Bir süre sonra Antalya bağımsız millet vekiliniz Tayfur Sökmen Hatay'ın Türkiye'ye katılması için faaliyetlerde bulunduğu ve bu faaliyetlerden men edilmesinin gerektiği Diş işlerine bildirilir. Atatürk cevabın şu şekilde verilmesini emreder.      " O bağımsızdır biz karışamayız" İşte devlet adamı  budur. Devlet politikası budur. 
Siz kendi başbakanınızı Anayasa dışı baskılarla istifa ettirirseniz,
Siz seçilen belediye başkanlarını oba altından sopa göstererek istifa ettirirseniz,
 siz 1.320.000 TL den devraldığınız ABD dolarını 5.093.000 TL ye çıkarırsanız,
 siz 24 YTL ye devraldığınız çeyrek altını 323 YTL ye çıkarırsanız yaptırımları davet etmiş olursunuz. DENK bütçeye dönmeden ve laik eğitime dört elle sarılmadan bu karanlıktan siz de çıkamazsınız Türk milletini de çıkaramazsınız. Bize de dua etmekten  ve İsa Peygamberin çarmıha gelirken söylediği o tarihi sözü bilmem kaçıncı defa tekrarlamaktan başka yapacak bir şey kalmaz.
“ Allah’ım sen bunları affet çünkü onlar ne yaptıklarını bilmiyorlar.