Konumuz 4 bakanın yüce divana gönderilmeyerek aklanmalarına olanak verilmemesidir. Bir defa bu oylama ve sonunda 4 bakanın yüce Divan’a gönderilmemesi yasal ve etik değildir.

 

Çok önemli deliler ( Tepeler, ayakkabı kutularında bulunan dövizler, para sayma makineleri vs.) hiç dikkate alınmamıştır.

 

Bu gibi meclis araştırmalarında anayasamıza göre grup kararı alınamaz oylamalar gizli yapılır. Bu tedbirler doğrudur. Ama soruşturmaya konu edilen bakanların kendilerinin oy kullanması hukuki değildir. Çünkü hiç kimse dünyanın hiçbir yerinde yargılandığı mahkemenin üyesi olamaz.  Bu konudaki boşluk derhal doldurulmalı ve yüce divan oylamalarına oylamaya konu edilen milletvekillerinin oy kullanmaları önlenmelidir. Bu dört bakanın gizli olarak ne oyu verdikleri bilinmiyor mu?

 

Çalındığı kaçırıldığı ileri sürülen miktar aslında devede kulak gibi bir miktardır. Hepinizin çok iyi bildiği gibi asıl soygun bütçe kanunları ile yapılan soygundur. 2003 ten bu yana bu yolla Türk milletinin cebinden alınan para Resmi Gazete rakamların göre 345 Milyar TL dir. Bu rakamı 76.000.000 bölerseniz 5000 çıkar. Bu Türk milletinin her ferdinin cebinden 5000 TL nin zorla alınması demektir. İşte bu bütçe kanunlarını yapanlar bu kanunlara oy verenler. Sayın Deniz Baykal’ın deyimi ile hırsızdır resmi hırsızdır. Bu oylama ile bu yola devam kararı verilmiştir.

 

 
TBMM ni ve Hükümeti danışmanlar, uzmanlar ve hatta diğer kamu görevlileri bütçelerin hazırlanması ve uygulanması konusunda ciddi bir şekilde aldatıyorlar. Onlara yanlış rakamlar veriyorlar.

Danışmanlar uzmanlar ve diğer devletin resmi görevlileri TBMM ni ve hükümetimizi aldatarak hayali bütçe yaptırmışlardır. Neden bu kadar açık yazabiliyoruz. 2003 teki devlet gelirleri toplamı TBMM den çıkan bütçe rakamına göre: 100.300.000.000 TL dir. Bu yıl ise 448.400.000.000 dır. Oysa her yıl en fazla %6 kalkınsak dahi bu sene bütçemizin gelirleri en fazla 172. Milyar olabilir. Paramız para basılarak sulandırılmıştır. Borç alınarak borçlarımız arttırılmıştır. Malımız mülkümüz yok pahasına özelleştirme adı altında satılmıştır. Bunların sonucunda asgari ücretlerimiz %45 azalmıştır. Bütçe rakamlarımız o kadar şişirildiği halde 2003 bütçesiyle 4.200.000.000 çeyrek altın alınabilirken 2014 bütçesiyle 2.500.000.000 çeyreğe kadar gerilemiştir. Hazinemiz iflasa doğru sürüklenmektedir. İşte bu ahval ve şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere rüşvet alım verim işleri de gelişmiştir. Ve burada yazı konusunu yaptığımız acı olaylar yaşanmıştır. Bu olay da AKP çoğunluk oyları ile yara geçici olarak kapatılmıştır.

 

Şimdi acı rakamlarımızı yeniden yazalım: 12 yılda  bütçe açıkları yolu ile milletimizin cebinden kanun zoru ile 345 Milyar TL para almıştır. Sayın Deniz Baykal’ın resmi hırsızlık dediği şey işte budur.
2003 yılında hazinemizin gelirleri 4.179.000.000 ( Dört Milyar yüz yetmiş dokuz milyon)adet çeyrek altın alınabiliyordu.

2014 te ise hazinemizin gelirleri ile ancak 2,574000 ( İki milyon beş yüz yetmiş dört Milyon) adet çeyrek altın alınabiliyor.

2003 te asgari ücretlerle 10,1 çeyrek altın alınabilirken, bu gün asgari ücretle ancak 6 adet çeyrek altın alınabiliyor. Asgari ücretin alım gücü dahi %40 düşmüştür.

 

Şimdi siz bu kadar feci durumların sorumluları olarak bir de açığa çıkan tepeleri, ayakkabı kutularını, para sayma makinelerini parmak sayılarınızla akladınız ve adaletten kaçırdınız. Burada hukuk ve adalet yoktur. Müslümanlık yoktur. İnsanlık yoktur. Vicdanlar yaralanmıştır. Durum geçen hafta yazdığımız gibidir. “Durum vahim ama umutsuz değildir” denilen günlerdeyiz. 48 vicdan sahibi vekilimiz bu gidişe gizli odlarıyla isyan etmiştir. Türk milleti bu isyancıların arkasındadır. Çünkü onlar Türk milletinin dostlarıdır. Ve öyle kalacaklardır.

 

AKP iktidarının bu güne kadar uyguladığı bütçe borçlanma israf özelleştirme konularındaki izlediği tüm yollar. Türkiye Cumhuriyetini yıkmak üzere 30 Ekim 1929 tarihinde yola çıkan dâhili ve harici bedhahların amaçlarına uygundur. Bu yol çıkmaz yoldur. Dost acı söyler.