“Kendinize ait olan hayatı, başkalarını memnun için harcamayın”
Kendini düşün, kendine zaman ayır”

“Başkalarını mutlu etmek bize acı çektirir”

“ Hayatım gözümün önünden film şeridi gibi geçti, içinde ben yoktum”

Gibi sözler, cümleler çok duydum.
Psikologlar, Yaşam Koçları, Kişisel Gelişim, hep bu konulardan bahsedip dururlar. Başkaları, başkaları, başkaları...

Kim bu başkaları? Eşim, evlatlarım, anne, baba, dostlarım, arkadaşlarım, sevdiklerim… Eğer başkaları bu saydıklarım ise; dertlerini dinlemeyelim mi, hastane, doktor işleri olunca ilgilenmeyelim mi, ziyaretlere, gezmelere götürmeyelim mi, ihtiyaçları olduklarında yanlarında olmayalım mı, bir güler yüz, tatlı dil göstermeyelim mi? Neye geldik dünyaya o zaman?

Tabi ki, kişi önce kendi mutlu olacak, kendinden artan, taşan mutluluğu da çevresindekileri bol bol mutlu edecek.
Ben bunları yaparken mutluyum ve kendim için bir şeyler yapmış oluyorum.
Derler ya; “kimseyi mutlu edemezsin boşuna uğraşma”
Edebildiğim kadar edeyim, ben mutlu oluyorum ya!
Büyüklerimizden öğrendiklerimiz;
“Herkes birbirine yardım etseydi, herkesin işi yapılmış olurdu”

“ Başkalarının yararına dokunan insan, en kusursuzdur”

Düşenin elinden tut ki, sen de düştüğünde tutacak el bulasın”

Bu sözlerle büyüdük. Başkalarını mutlu etmek öyle zor bir şey değil. Bir tebessüm, tatlı bir söz, güler yüzlü insanlar öyle mutlu ediyor ki insanı.
Bir eğitimde, Gerçekten yaşıyor musun? diye sordular bana, evet dedim, ama yaşamıyormuşum onlara göre. Kendine bak, kendine değer ver, kendini sev…
Anlayamadım bir türlü ya sizce?