Yerel seçimlerden birinci çıkan CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Erdoğan’la ‘görüşebilirim’ çağrısından sonra, Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür özel ile AKP Genel Merkezinde biraraya geldi. Görüşme 1 saat 40 dakika sürdü. Böylelikle AK Parti ve CHP 8 yıl aradan sonra ilk defa görüşmüş oldu.

Özel, görüşme için ‘’Olumlu sonuçlar doğuracağına dair iyimserim. Müzakere ve mücadeleyi birlikte yürüteceğiz’’ dedi. Erdoğan’da ‘’En kısa sürede CHP Genel Merkezi’ne iade-i ziyarette bulunacağını’’ açıkladı.

Böylelikle CHP Genel Merkezine yapılacak iade-i ziyaret 18 yıl sonra yapılmış bir ziyaret olacak…

Aslında normal demokratik ülkelerde ‘olması gereken’ çok sıradan bir görüşme iken, ülke ‘normalini’ kaybettiği için bu görüşmeye doğal olarak büyük anlam yüklendi. Görüşme öncesinde ‘’görüşmeli, görüşmemeli’’ tartışmaları görüşme sonrası ‘’Görüşmeden kim kazançlı çıktı ve boş koltuk’’ üzerinden tartışma sürüyor.

Oysa iktidar partisi genel başkanı aynı zamanda cumhurbaşkanı Erdoğan’la, anamuhalefet genel başkanı Özgür Özel’in biraraya gelmesi kadar doğal bir şey yoktur ama ülke 22 yıllık süre içinde Erdoğan tarafından o kadar çok kutuplaştırıldı, ayrıştırıldı ki. İktidar ve anamuhalefet 18-8 yıl sonra biraraya gelince görüşme anlamlı hale geliyor öncesi ve sonrası haliyle tartışılmaya devam ediliyor.

CHP içinden ve muhalif çevrelerden Özgür Özel’e yönelik, tam birinci parti olmuş, Erdoğan’ı 22 yıl sonra geride bırakmışken ‘ne diye’ görüşüyorsun. ‘’Saray’da görüşmeye gitmek tuzağa düşmektir’’ ve Erdoğan’la yapılacak görüşme Erdoğan’ın psikolojik yenilmişliğine son vermek, ona tekrar güç kazandırmaktır, benzeri eleştiriler yanında. Erdoğan’a iletilen sorunların sorumlusu-yaratıcısı Erdoğan değil mi ki; ondan çözüm istiyorsun. Ve ‘’Erdoğan seni kendi gündemine çeker, seni kandırır! Yeni Anayasa yapımına ikna eder’’ gibi itirazlar devam ediyor.

Aslında bu eleştiriler bile bir anlamda ‘’Erdoğan’a güç atfederek, Erdoğan üzerinden siyaset okuması’’ yapmak değil midir?

‘’Boş koltuk’’ tartışmalarını bir tarafa bırakarak bakmak gerekirse öncelikle birinci parti olmanın sürecine bakmakta yarar var. Nedir o? Toplum artık kutuplaşma siyasetinden bıkmış, siyasetin normalleşmesi ve biran önce sorunların çözülmesini istiyor.

CHP’nin birinci parti olmasının altında 2019-2024 arası görev yapan belediye başkanlarının toplumun tüm kesimlerini kucaklayan uzlaşmacı, kapsayıcı siyaset yapma biçiminin yanında yeni genel başkan Özgür Özel’in benzer siyaset tarzı, uzlaşmacı tavrının sonuçlar üzerinde etkisi olmadığı düşünülemez.

Ayrıca zıtlıklar üzerinden kutuplaşma siyasetinin daha çok Erdoğan’a yaradığı yapılan tüm seçimlerde görüldü. Zıtlıkların, gerginliklerin azalması ve kapsayıcı siyaset tarzının muhalefete yaradığı son seçimlerde ‘kazanılamaz’ denilen yerlerin kazanılmasıyla anlaşılmış olmalı.

Deniyor ki, bakmayın siz Erdoğan’ın ‘yumuşamış’ gibi gözükmesine ‘huylu huyundan vazgeçmez’ kısa süre sonra yine aynı ‘sert, nobran’ siyasi tavrına geri döner deniyor.

Evet döner. Erdoğan ‘zıtlıklardan ve kutuplaşmadan’ beslenen siyasetçi, varsayalım ki öyle olsun, dönsün…

CHP’nin o zaman, kutuplaşmanın, gerginliklerin sorumlusunun CHP olmadığını yönünü CHP’ye dönmüş olan AKP seçmenine göstermiş olur. Erdoğan’ın ‘’kavgasız siyaset yapamayacağını’’ kutuplaşmadan beslendiğini AKP seçmenin bir kez daha anlamasını sağlamış olur. Ayrıca toplumun CHP’den beklentileri artmış, CHP’yi umut olarak görmeye başlamışken; CHP’nin bu umutları boşa çıkarmaması gerekmektedir.

Belki Erdoğan’da artık ‘’kutuplaştırma’’ siyasetinin sonuna gelindiğini, halkın artık yumuşama beklediğini görmüş de olabilir…

Biran önce siyaset okumasını Erdoğan üzerinden yapmayı bırakmak, Erdoğan’ın belirlediği alandan çıkmak, her durumu Erdoğan üzerinden değerlendirmek yerine, CHP kendi siyaset anlayışıyla, toplumun gündemine göre siyaset alanı belirlenmelidir.

Sonuç olarak bu görüşme ‘kötü olmamış’ toplum tarafından pozitif olarak değerlendirilmektedir. Elbette ‘boş koltuk’ sembolleri tartışılabilir ama bunlara takılı kalmamak, geleceğe bakmakta yarar var.

AKP Genel Merkezinden sonra şimdi gözler CHP Genel Merkezinde yapılacak görüşmededir… Edilgen, özgüvensiz; Erdoğan yine CHP’yi tuzağa çeker kaygıları yerine, özgüveni yüksek, kendine güvenen CHP!

Hiçbir şey umduğumuz gibi de, korktuğumuz gibi de gerçekleşmez. Yarın olacak şey, dün olmuş olandan daha değerlidir; Doğal zaman uyumu bunun böyle olmasını istiyor.