Halkların Demokratik Partisi.

Sadece adını duymak bile bazılarımıza heyecan veriyor. Hele ki eş başkanlığı yürütenlerden Selahattin Demirtaş’ı ve söylemlerini duyunca-görünce, bu heyecan ve beklentiler artıyor.

 

Cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecindeki söylemleri, bir kısmımızı sarhoş etti ve sandıktaki tercihini bu sarhoşluğunun etkisiyle kullandı. Demirtaş’ın bile tedirgin olacağı miktarda oy verildi.

 

Ben, Cumhurbaşkanlığı seçiminde oy kullanamadım. Annem ve babam tam da o günlerde benimle birlikte Ankara’daydılar. Ve ısrarla İzmir’e dönmek, oylarını kullanmak istiyorlardı. Haklıydılar.

 

O süreçte Demirtaş’ın açıkladığı bir karar, bendeki Demirtaş’ı tam da tanımlayabildiğim andı: “Şayet 2. tura kalamazsak, 2. turdaki oy verme işlemlerine seçmenimiz katılmayacaktır.” Tam da bu minvalde miydi? Emin değilim. Ama manası ve neticesi itibarıyla tam da buydu söylediği.

 

Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılan bir aday, bir aydın, bir sosyalist, hem de devrimci versiyonundan; bunu neden söyler?

 

Çünkü aldığı talimat buydu!

 

Talimat nereden? Elbette Ada’dan.

 

Ada neden böyle bir talimat verdi? Sebebi çok açık değil mi? 2. turda Demirtaş’ sız oy pusulasında, seçmenlerinin, tercih/evet mührünü nereye basacağından emin olamadıkları için.

 

Zaten 2. tura da gerek kalmadı.

 

Haziran 2015’de yapılması kuvvetle muhtemel, milletvekilliği genel seçimleri var önümüzde.

 

Köşe yazımıza konu olan zat ne diyor?: Seçimlere Parti olarak gireceğiz!

Neden böyle söyledi?

Aldığı talimat bu şekilde.

 

Peki, talimatı veren kişi, neden bu talimatı verdi? Ayrılıkçı/kantoncu seçmeninin oylarının karşılığı, Türkiye Büyük Millet Meclisinde olamasın diye! Diyarbakır’da kendi meclislerini kurabilsinler diye! Hdp’ye  gidemeyen oyların, nereye gideceği belli diye!

 

İşte bu deliller ışığında diyorum ki:

Demirtaş ve Arınç birbirine benziyor. Paralel bunlar, farklı âlemlerde olsalar da. İnanmadıkları, sindiremedikleri, katılmadıkları hatta doğru bulmadıkları birçok tutum/davranış/beyan içindedirler ve öyle de devam edeceklerdir.

 

Mutsuz mudurlar? Kızgın mıdırlar? Hayır. Elbette binlerce kez hayır! Mutludurlar! Hatta mutmaindirler.Biat etmek, bir hareketin mensubu olmak, önderin açtığı yolda ilerlemek; tam da böyle hareket etmeyi gerektirir.

 

Bravo onlara ve benzerlerine!