Günlük dilimiz,yazı dilimiz ve toplum içinde ki;elit dilimiz fark atar,farklıdır.Farkımız da farkındalığımız olmaya devam edecek ise;Biz bize benzeriz ve yalan söylemeyi seçeriz...
Haşa..!
Yalan ne demek,kendimize dahi kazık atmaya bayılan bir Milletiz.Kazık atmak bizim işimiz abi dediğimiz gibi,Kendisine karşı barışık olmayanlar diyerek yeni psikolojik,sosyalojik deyimler oluşturan,bulan yine bizleriz.
Bu ülkenin mürekkebine dilini bulaştıran,parmağını yalayan,emziğini emmesini tamamlayan her kulu “siyaset “konuşur,bilir ve yazar.Siyaset olmaz olmazlarımız olarak devam eder.Siyaset dediğimizde neleri biliriz ,ne kadarını biliriz demeyiz de siyaset hocası olmayı biliriz.Siyaset;bildiklerini aktarmak durumu olduğu gibi;Her bilineni her yerde konuşmamak,yazmamak demek olduğunu da bilirler.Bu günlerde her bilinenin açıklanmadığı,her bilineni biliyoruz denilemeyeceği zaman ayarları içerisinden geçiyoruz.
Bir ay oldu.Tam bir koca ay...Gün,saat,dakika,saniye hesabı yapanların olduğu gibi her dakika ve saniyesini araştıran,karanlıkta kalmasın denilerek bir tarih yazanların olduğu bilinmeli.Bilenlerin neleri,ne kadarını bildiğini de birileri bilmemeli.İşte,burada Devlet ve sorumluluk bilinci yatar.Halkından gizlenilmesin diyenlerin yanı sıra ,halk tamamını bilmesin diyenlerde olacak .Sizi bilmem ama ben tarihten yanayım ve sorumluluk sahibi olanların gereğini yerine getirmesi gerekir, yanı olmayı seçenlerdenim.Sorumlu konumunda ki,insanları diğer insanlardan ayıran özelliklerden birisi;Sorumluluk alanlarından dolayı sorumsuz davranması gerekmediğini bilmeleri olmalı.Sorumsuz davranırsa;sorumlu olmadığının tescili demektir ve o,sorumsuz,sorgucu,sorgulama durumuyla da tam “dikta”cıdır demektir.
15 Temmuz 2016 tarihi saat 16.00 sularından sonra neler yaşandı biliyor(muy)uz.Elbette ki;Hayır.Ama,saat 22.00 sonrası neler yaşandı ;sağır sultan dahi biliyor.Ölüm yaşandı,öldürülme korkusu yaşandı,işkence tezgahlarının hazırlandığı bilinci yaşandı,kayıp olunacak yakınlarımızın durumu,kayıplı yıllar yaşandı,gizlenmek güdüsü,yaşamak için direnmek bilinci yaşandı.Bombaların geleceğimize atıldığı,Tank sesiyle uyanmanın ne demek olabileceği ,Tv ekranlarından okunacak olan,Tok sesli bildirinin içeriği beklenildi,Uzaklardan gelecek olan Siren seslerinin endişesi,Sokaklar ve mahallelerimize girecek yüzü maskeli muhbir durumu,işaretlenilecek ev -kapılar ve işyerleri ,dışarıdan gelecek havlama sesleri,sürek avı endişesi ve “Bizim çocuklar işi başardı” mı ;durumu ve neler neler yaşandı...
Devleti yönetenlerin ;Eniştesinden haber alabileceği olgusu düşünülmedi,Kuvvet Komutanlarını eşleri durumdan haberdar edebileceği emrini duymadılar,Bir kaç dakika kalmak ve kalmamak arasındaki çizginin “Sırat” köprüsü olmayacağını bilmek,Hava da it dalaşı yapılabildiği halde,hiç değinilmeden,hadi yerine ulaşabilirsin komutlarının verilebileceği,Bu ülkenin istihbaratından sorumlu olan sahısların ;çay-kahve sohbetinde bulunduğu ,Ordu komutanlarının boğazlarına kement takılarak sürüklenebileceği,Başbakan ve bakanlıklar,Meclis ve Vekillerin üstlerine bombalar yağdırıla bileceği,en hassas mevkilere sızabileceği,ve ;Sızıntı_Aksiyon-Zaman gibi yayınların isimleri bu günleri düşünebildikleri için seçildiği,Milli Ordu’nun bir gecede dağıtılabileceği,Okul-kışla,birlikler ve nicelerinin niçin ve ne amaçla yetiştirilmiş olduğu,uzun dönemler için hazırlanılmış olduğu bilindiği halde;”Ne istediniz”,”kandırıldık”,”Bilmiyorduk”,”İnanamadık” gibi basit cümlelerin arkasına sığınacak durumların yaşanacağını bilemiyorduk.Tüm suçlamaların karşısında;Kadercilik,Tanrı’dan af dilemek ile geçiştirilmek istenileceğini,Bilemedik..
Bizler,Çırpınırdı Karadeniz,Türkiye’m,Bayrak-Vatan -Sakarya edebiyatıyla yetiştirildiğimiz halde;Hain tuzaklarda/Kan uykularda/Vurulduk ey Halkım...Söyleminin daha gerçekçi olduğunu gördük.Bu Ülkede;Çok şeyin bilindiği ,bilenlerin bildiklerini gizlediğini öğrendik,öğrenmeye devam ediyoruz,edeceğiz...Bundan böyle;Ayıp yorgan altında kalmayacak;Halkın bilincine kazınacak..!Madem Halk uyandı;Darbeyi önledi,darbecilere ders vermesini bildi,iki yüz kırk şehit ,Yüzlerce gazisini Altın harfler ile yazılmasını üstlendi ,Öyleyse;Halk başımızın tacı söylemini bırakalım,Baş tacı yapmasını bilmeliyiz diyelim.
“Beni;Toprağın altında aramayın/ben orada olmayacağım/Ben özgürlük rüzgarıyım/Eseceğim Türkiye’nin/Eseceğim Dünyanın üzerinde.” diyen mısralar ile uğurlayalım tüm şehitlerimiz.Yine ,bilelim ki,Onlar yaşıyor,yaşayacak , gerçekler muhakkak güneşe çıkacak...Saygılarımla...