Ülkede değerler manzumesi yeniden oluşuyor.

Bize doğruluk, maneviyat, vatanseverlik, kamu yararı, insanlık ve medeniyet adına doğru diye öretilen ne varsa TAPETAKLAK oldu. Unuttuk gitti!

Türk, Türk Bayrağı, Cumhuriyet, Atatürk, Kemalizm, Laiklik, Milliyetçilik, Ulus, Ulusal, Bağımsızlık, Milli Birlik, Vatan, Millet, Türkçe gibi kavramları kullanmak, bunlara dayalı fikir üretmek suç olmasa bile geleceğinizi karartmaya kadar gidecek kusur haline geldi.

Cümlenizi parlatacaksanız Osmanlı, Arapça, Çözüm Süreci, Mele, Molla, Diyanet, Ulema, Cuma, Cami, Cemaat, İnşallah, Maşallah, Külliye, Zaviye, Ya Allah Bismillah diyerek süsleyeceksiniz. Ama aynı anda kurduğunuz cümlelerle birlikte yolsuzluk, irtikap, kalpazanlık, rüşvet, iltimas, ayakkabı kutusu, para sayma makinesi, kol saati gibi sözcüklerin olmamasına azami özen göstereceksiniz.

Yani SARAYI gücendirmeyeceksiniz.

Dedik ya, paradigma (değerler dizisi) değişti. Yani AK bildiklerimiz kara, kara bildiklerimiz AK'a dönüşüyor. Arabalar atların önüne çekiliyor. Atın önüne et, itin önüne ot atılıyor. Ayaklar baş, başlar ayak oluyor. Adaletin gücü yerine güçlünün adaleti işliyor.

 

***

Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak dün yolsuzluklar ve kamudaki torpil iddiaları üzerinden hükümeti sert sözlerle eleştiriyor. Başbakan'a, açıkladığı Şeffaflık Paketi üzerinden yüklenen Kamalak, "Meclis'te bakanlar aklanırken Başbakan'ın ekranlarda 'yolsuzlukları ihbar edenleri ödüllendireceğiz demiş olması', insanı acaba kamera şakası mıx diye düşündürüyor" demiş. Kamalak, Başbakan'ın 'yolsuzluk yapan kardeşimiz de olsa kolunu koparırız' sözüne atıfta bulunarak "Sayın Başbakan, bu sözünün arkasında durup da gerçekten yolsuzluk yapanların kolunu koparabilecek olursan emin ol o zaman çevrendeki bir çok insanın çolak çolak kolsuz dolaştıklarını göreceksin" diyor.

Gözümüzde canlandırınca gülüyoruz.

 

***

Paradigma değişti derken, biri hariç:

"Yavuz hırsızın evsahibini bastırdığı" paradigması güçlenerek duruyor.

...Baki kalan bu GÖKKUBEDE!