*Adalet, Selâmet, Milliyetçi Hareket Partileri; Cumhuriyet Halk Parti’sinin yanına dahil olduğunda, supaplar tamamlanmıştı. Veya sigortalar veya stepneler veya regülatörler. Nasıl tanımlamak isterseniz. Yarım asırı aşacak şekilde hizmetlerini gördüler. Görmeye de devam ediyorlar. - Allah taksiratını affetsin- Süleyman Demirel’in mühendisliğinin eseridir. Bu yol-yöntem.

Sade vatandaşlar olarak, bu parti yöneticilerinin (aslında sahiplerinin); tutum, davranış ve beyanlarına şaşırmışsak da; üst paragraftaki iddiayla/tezle bakmışız ve durumu  kavramışızdır.

Havsalamın almakta zorlandığı tek husus: Parti’lerini samimâne seçmiş taraftarların;  militanca, cansiperane müdafaaları.

 

Mensup olmanın rezilliği, deyip geçiyorum.

 

*RTE ile Cemaat arasında bir savaş yaşandığına hepimiz kâniyiz değil mi? Hiç bir şüphemiz yok! Ben buna katılmıyorum. Yaşanan, istihbarat savaşlarıdır. Militanca saldıranları ve kendilerini savunamayanları tanısanız; bana hak verme ihtimaliniz yüksek.

Her ne kadar, Militanların ve Savunanların kâhir ekseri, bu savaşı: “Türkiye Cumhuriyetini ele geçirmeye çalışan bir güruhu, kazımak / tek suçlarının Cemaat mensubiyetleri” olduğunu sansalar da.

*HDP’nin tutum, davranış ve beyanlarının aynı minvalde devam etmesi, hele hele artması ve daha berraklaşması halinde; özgürlükçü ve sosyalist bir partimiz var demektir.

Ana muhalefet olması çok yakındır. İktidar olması da, çok uzak değildir, doğru yol’da devam ederse. Ama, Abdullah Öcalan buna elbette müsaade etmez.

*Erken Genel Seçimi 4 Parti’nin, dördünün de istemediğini sanıyorum. Sandığa hemen gidildiğinde, AKPMHPCHP’nin seçmen kaybedeceği; HDP’nin arttıracağı muhakkak.

Bir de, miting alanında ne diyeceksiniz? Özgürlük mü? Yolsuzlukla mücadele mi? Hadi canım sende! Gördük işte, 6638 sayılı ceberut devlet anlayışlı yasaya muamelenizi. Kürsünün önüne yatmakta samimi olsaydınız, yeni Meclis’te, yemin eder etmez: “6638 sayılı kanun mülgâdır, tüm mağdurların hakları iade edilir.” şeklinde yeni bir kanun çıkartırdınız.

* “Ülkenin güneyinde yeni bir devlete izin vermezmiş!” Bu ülkenin güneyinde değil miydi Irak? Orada yeni bir devlet kurulmadı mı? Irak Şam İslam Devleti ne oluyor? Ne yapıyor? PYD’yle paralel değil misiniz? Salih Müslim Başkanla defalarca bir araya gelmediniz mi?

Üst paragrafın başındaki beyanın; riske giren petrol gelirin için, genişletilmiş Ortadoğu projeni riske sokarım blöfü yapman için, ey milliyetçiler bak ben ne kadar da milliyetçiyim! demek için, eminiz.

*”Sahur vakti, gözaltı yapılır mıymış?, sahurda-iftarda tutuklulara yemek vermiyorlarmış!, eller arkadan kelepçelenmiş!, tutuklama keyfiymiş!, tutuklular yakınlarıyla görüştürülmüyormuş!, tek başına bir hücrede kalıyormuş!, geceleri koğuşa elektrik vermiyorlarmış!, falancalarla aynı koğuştalarmış!, hayatî tehlike varmış!….” Bu muamelelere şaşırmaya hakkınız yok. Şaşırıyor olmaktan utanın ve gizleyin bari. Devlet budur. İşine gelmeyeni öldürür. Öldüremediğini cezaevine atar. Cezaevinde öldürür. Eziyet eder. İşkence eder.

Ankara Ulucanlar ve Sinop Cezaevleri şimdi müze. Gidin bari oraları gezin-görün. Turist gibi değil elbette. Zaten mümkün değil artık, çünkü ; baban, eşin, kocan, evladın, arka-daşım bir benzerinde tutsak.