Şair değilim ki şiir yazayım

Ressam değilim ki resim yapayım

Basın yok ki basınla ilgili yazı yazayım

Köşe yazıları yazdığım için

Şuraya birkaç satır atayım,

         *         *         *

2. Meşrutiyetin ilanından bir gün sonra, 24 Temmuz 1908’de basın üzerinde yıllardır süren sansür uygulaması kaldırıldı. Ne yazık ki, sansür ülkemizde sık sık hortlayacak, gazetelerin beyaz sayfalarla çıktığı günlere de tanık olacaktık. Ama hür ve bağımsız basın, hep bir ideal olarak var olageldi.

Yayınlanan raporlar, basın özgürlülüğün dünyada son 13 yılın en düşük seviyesine indiğini, dünya nüfusunun sadece YÜZDE 13 ünün özgür basın olan bir ülkede yaşadığını gösteriyor. Dünya nüfusunun yarıya yakını için ise basın özgülüğünden söz bile edinmiyor. Ülkemiz ise basın özgürlüğü açısından Avrupa’da son sırada gösteriliyor. Basın ve ifade özgürlüğü ile ilgili global eğitimler dünyada demokrasi ile ilgili eğilimlere benziyor. Dünyada demokrasinin gerilediği, otoriter rejimlerin güçlendiği dönemlerden geçiyoruz. Basın ve ifade özgürlüğü bu durumdan payını alıyor. Basın ve ifade özgürlüğünü hava, su kadar ihtiyacımız var. Basın dünyamızın eli ve koludur. Basınsız yaşanmayacağı her zaman bilinmekte olup tadamadığımız sın zevk alamadığımız bir gerçektir. Basın hürriyeti kalkarsa Vicdan,

Eğitim, Konuşma Hürriyetlerime kalkar. Buna göre basın Hürriyeti olmayan Ülkelerde DEMOKRASİ OLMAK Yandaş olmaya çalışan basın tarih önünde ileride nefret ile anılmaya mahkumdur. Basın hürriyeti, öteki hürriyetlerin rübabıdır. Basın milletlerin Müşterek SESİDİR.

-Basın özgürlüğüyle ilgili yazımı yazmaya geç kaldığımdan dolayı bütün okuyucularımdan Özür Dilerim.