Çanakkale geçilmez, cumhuriyet yıkılmaz! 
Çanakkale’den Eceabat’a feribotla geçerken göze ilk çarpan Gelibolu Yarımadası’nda “Dur yolcu bilmeden gelip bastığın bu toprak bir devrin battığı yerdir” yazısı oluyor. Boğazdan geçen gemileri selamlayan bu mısralar YÜZÜÇ YIL ÖNCE kazanılan zaferin ne kadar önemli olduğunun, bu topraklara basarken bir kez daha düşünmek gerektiğinin en açık ifadesi. Tarih derslerinden öğrendiğimiz CONKBAYIRI, Anafartalar, 57. Alay, Ertuğrul Koyu hayal olmaktan çıkıp gerçeklik kazanıyor. Kurumuş otların arasında gezerken neredeyse top sesleriyle irkiliyor, omuz omuza mücadelenin verdiği Conk Bayırı’ndaki Siperlerde yürürken üzerinizden geçen mermilerin sesini duyuyoruz. Bugünü canlı yaşamak ve kalbinde coşkuyu tatmak, hissetmek için 2000 yıllarında çok sevdiğim ve aile dostum kızını, eşiyle birlikte yengesini de yanlarına alarak Çanakkale’deki törene gittiler. Hissettiklerini ve görüp anlattıklarını dinlerken, her şeyle birlikte koca bir tarih gözlerimin önünden bir film şeridi gibi geçerken bende sanki onlarla birlikteymişim gibi hislenerek gözlerim dolu dolu yaşardı. Hep beraber bu duygulu anlar içeresinde vay be! Diyerek Bana da nasip olur dileğinde bulundum. Oradaki ziyaretler de her milletten insan seli oluyormuş. Bilhassa ANZAKLARIN torunlarının torunu, dedelerinin mezar taşlarını okşayarak karanfiller bıraktıktan sonra dedelerimizin ve ölen bütün ANZAK kardeşlerimizin BU ELİN TOPRAĞINDA ne işleri vardı Diyerek hayıflanıyorlardı. Bu duyguları annem, babam ve yengem de yaşamış olacaklar ki onlara refakat ettiğimden dolayı, göz yaşları içinde duygulanarak bana teşekkür ettiler. Bugünü ve ÇANAKKALE’DE dolu olan yaşanmış tarihi eş ve Dostlarımıza, torun torbamıza anlatacağız dediler. 
Analar doğurdu, doğurdu ak sütü ile besledi, besledi, ninnilerle besledi, ninnilerle uyuttu, uyuttu, sevgiyle büyüttü, büyüttü. Özgür olma, özgür kalma uygar yaşama özlemleriyle ATATÜRK’Ü YARATTI. Çanakkale savaşları, Türklerin bir ÜMMET değil, MİLLET olduklarının uyanışı, milli mücadeleye, Milli egemenliğe ve milli İSTİKLALE giden yolun başı, OSMANLI DEVLETİ için ise YOLUN SONUYDU. Çanakkale savaşının ortaya koyduğu gerçek, bozguna uğrayan, türlü utanç verici olaylara, maruz kalan, geçmişin şanlı OSMANLI DEVLETİ’NİN hem yönetiminin hem de toplumun çağdışı oluşuydu. Devlet ve toplum yenilenmeliydi. AMA! Bu yenilenme nasıl yapılanacaktı ve bu yapıyı başarıya kim götüre bilirdi. Yeni bir devlet kurulacaktı. Yeni devletin adı TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ, Lideri de, ÇANAKKALE Savaşının dünya sahnesine çıkardığı Muzaffer komutan GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜR’TEN başkası olamazdı. Ulusumuzun üzerine düşen, Çanakkale zaferi gibi sayısız büyük mücadeleler ile bugünlere gelindiği bilinciyle hareket etmek ve üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmektir. Görülüyor ki yukarıda bahsettiğim gibi Ak sütle büyüyen Atatürk’ü yaratması ile birlikte oda vatanına Vatanını ve milletini hür yaşatması için yokluk içinde savaşarak can vere vere, kan döküle döküle bugünkü sınırlarımıza bedava sahip olmadık. Atatürk halkın Aydınlığadır, Bilinçli direnişli gücüdür. Türk askerlerinin Allah Allah nidalarını kulağınıza fısıldıyor. Şehitler abidesine ulaştığınız da gökyüzüne yükselen mezar taşı sema ile yeryüzünü birleştiriyor Çanakkale mücadeledir. Çanakkale inançtır. Çanakkale bağımsız bir geleceğin miladı, kurtuluşun ilk adımıdır. Bu topraklarda filizlenen ve parçası olduğumuz geleceğin kurucuları aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi saygıyla anıyoruz. Zaferimizin 103.yılı kutlu olsun.