‘Ölüm sana neden çare bulunmuyor, düşüncesi içinde kendi, kendime,
benden büyük veya küçük olanlar veya benim dönemimde olan,
dostlarım ve arkadaşlarım velhasıl görüyorum ki! Çınar ağacının –
DALLARI TEK TEK EKSİLMEYE ve kırılmaya başladı.
Kardeşimiz ve ailemizden biri olan rahmetli Yusuf Katırcıoğlu'nu
Kaybetmek yakın zamanda vefat eden iki ağabimin acısı kadar
bana dokundu ve zor geldi. Neden ve niçin cümleleri arasın da sıkışıp
kaldım. İnsanın kardeşlerini seçme hakkı yok ama dostlarını ve adaşlarını seçme hakkı var diyerek  RAHMETLİ 
Yusuf’umu ve eşini bir dost ve bir arkadaş olarak bağrımıza basıp senelerce ailelerimizle birlikte kırılmadan inilmeden bir ömür yaşadık. Bunun birinci noktası ikisinin de Ordulu olmayışındandır diyorum malümya yabancılık Eşlerimizin anlaşması bizleri arkadaşlarımızla birlikte ÜÇ sac ayak bacağı gibi birleştirdi.
Benim rahmetli ile birlikteliyim ve sevgimiz bu bağları kuvvetlendir 
di. Çünkü: rahatsızlığımız bizi kader birliği yaptı,hatıralar kocayan dimağların koltuk değneğidir diyerek,o koltuk değneği yani BASTON
LARIMIZ yok mu? Nelere kadir oldu, dilleri olsa da bir konuşsalar.
 O bastonlarımız elimizde bizlere kılıç kalkan görevi yaparak kâh
Arkadaşımız kâh korucu meleğimiz görevini üslendiler. Rahmetli 
Yusuf sinirli ve asabi olmasına rağmen dünya tatlısı, nüktedan, eşine
Düşkün, oğluna müşfik, hele torunuyla gurur duyan bir DEDE.
Son günleri biraz sıkıntılı geçmesine rağmen hısım, akrabaları, eşi oğlu,gelini ve yiyenleri rahmetliye baba şefkati için de kol kanat  
,gerdiler. Rahmetlinin cemaatinin çokluğundan dolayı şehrimizin sevilen sayılan bir kişisi olarak Allah gani gani rahmet etsin diyerek,
Bütün Kaytırcıoğlu ailesine ve geride kalan herkese sabırlar dilerim
Nur içinde yat aziz kardeşim…