Türkiye Cumhuriyeti'nde son 10-15 yılda, ağır saldırıya maruz kalmamış, işlevsizleştirilmemiş veya varoluş amacından uzaklaştırılmamış kurum-kuruluş kaldı mı?: Hayır! 
Cumhuriyet ağır saldırıya maruz kaldıktan sonra; kurumlarına, kurumların çalışanlarına olanlar az bile.
Anonim Şirket gözüyle bile bakılmıyor artık devlete.
Kayyımların, atandıkları(!) şirketlere yaptıklarını, "anonim şirket gibi yöneteceğiz" dedikleri Cumhuriyet'imize de yapıyorlar.
Yaklaşık 300.000 kişinin çalıştığı polis teşkilatında olanları, polislere neler yapıldığını biliyorsunuz. Daha da neler olacak, tahmin etmek güç değil.
-Aslında olanları  pek bilmediğinizi, bu bilmeyenlerin ciddiye alınır bir kısmının da: "beter olsunlar!" modunda olduğunu sanıyorum.Ama bunu yazmayayım, ayıp olur!-
Küresel Mağdur Polis Emeklileri Derneği-KUMAP;  "2014 ve 2015 yıllarında, Türk Polis Teşkilatında Yaşanan Mağduriyetler ve Bunun Topluma Yansımaları Hakkında" Rapor'unu (2016) yayınladı.
Derneğin internet sitesinde tam metin mevcut.
Aynı sitede, mağduriyet yaşadığını düşünen polislerden, doldurmalarını istedikleri 'mağdur başvuru  formu' da mevcut. Mağdur polis arkadaşlar, klavye başına bir zahmet.
Mahallenin gençlerine hendekler kazdırılırken, silahsız onlarca kişi evlerin bodrumlarında katledilirken, yüzlerce ev yakıp-yıkılırken, on binlerce insan sürgün edilirken, bir o kadar insan haftalarca sokağa çıkamazken; asker, polis, suçlu-suçsuz, mağdur-masum yüzlerce sivil öldürülürken; kolluğun da mağduriyet yaşaması hayli tuhaf. Olmuş mudur bir benzeri, bilmiyorum?
6652, 6638 sayılı Kanunları çıkarttılar, 3201'de de değişikliğe gittiler. Polis Teşkilatı şeffaf ve hesap verebilirlilikten - zaten uzaktı- iyice uzaklaştı. 
4 polisten 3'ü son 2.5 yıldır, -en az 1 kez- haksız ve yersiz tayine tabi tutuldu. 
'Çalışma, taşın. Sus, duyma! Konuşma, eşyalarını kolile!' denildi. Uzmanlık branşlarını silip attılar, ihraçlar ve zorla emekli edilmeler, başka kurumlara yollanmalar da var.
Adlî ve idarî soruşturmaların tamamı: Düzmece, iftira.
Eften-püften denilecek seviyede bile soruşturma yok. Ama imzası olmadığı tutanaktan,  hapis yatan da var; whatsapp yazışmalarıyla meslekten ihraç olan da var.
Hadi size, Rapor'dan biraz da parasal bilgi vereyim. Sizin cebinizden çıkan (aslında dolaylı vergi de hırsızlığın bir türü) vergilerle yapıldığı için, dikkatinizi çekebilir:
Personel Atama ve Yer Değişiklikleri (142.500 kişi) 427.500.000 ₺,
Re'sen Emekli Edilen Personel Maliyeti (2207 Kişi)  517.838.000 ₺,
Polis Okulu Öğrencileri Mülakat Sınavı Elemeleri (1700 Kişi) 42.500.000 ₺,
Polis Koleji'nin Kapatılması (582 kişi) 20.400.000 ₺,
Polis Akademi'sinin Kapatılması (1597 kişi) 103.050.000 ₺,
Rütbe Terfi Sınavı Harcırah Ödemeleri (8000 kişi) 8.000.000 ₺,
TOPLAM 1.119.288.000 ₺.
Nasıl ama, yukarıdaki rakamlar? Kaldı ki bunlar görünen kısmı.
İnsan hakları ihlallerini çoktan aşan polisimiz; artık insan hayatına ve özgürlüğüne açık bir saldırı halindedir.
Polislik mesleğinin; iç işleyişine yönelik bazı işlemler, tayin, terfi, re'sen emeklilik hususları sadece ve sadece içişleri bakanına verilmiş bir yetkiye dönüşmüştür. Heyetler, komisyonlar, gerekçeler, veriler, raporlar hepsi hepsi çöpe atılmıştır.
İş ortamında psikolojik terör, yani mobbing;  alenen ve pervasızca yapılmaktadır.
Menfaat temin etmek için suç işleyen çetelere, uyuşturucu-kaçakçılık suç örgütlerine yönelik mücadele de, sıfırlanmıştır.
Eroin, kaçak akaryakıt yakalamalarına dair raporlar yıllardır yayınlanmamaktadır. Çünkü istatistiki verileri, geçmiş yıllarla kıyas ederek vermeye, yüzleri yoktur.
Siz; kenevir yakalanıp-yakılmaları görüntüleriyle oyalanın.
Yaklaşık 3 yıldır, polisin birinci vazifesi; polislerle mücadele ve iktidarın beklentileri/emirleri istikametinde çalışmaktır. 
Yani çalışmamaktır.
Hasıl-ı kelâm: Mağduruz ve daha da mağdur olacağız!
 
.