Sürecin adını da Deniz Baykal koymuştu.

"Her şey tiyatro, koalisyon filan çıkmayacak" demişti.

Haklı çıktı...

 

Oyunda zaten Deniz Baykal'ın 8 Haziran'da ansızın C.Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'la "diz dize" gizlice görüşmesi ile başlamıştı. Sonra Baykal, CHP'nin resmen  TBMM Başkan adayı oldu. Ve MHP'nin manevraları ile (kurgu gereği) kaybetti!

 

MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, en baştan "Aynalı Körük" türküsünü hatırlatan bir "İstemem anacım" teranesi tutturmuştu.  Temsilde hata olmazsa,  "Aynalı körük olmazsa ben gelin gitmem, ut kemani çalmazsa aynalı körüğe de binmem" diyordu.

 

Halkın Demokrasi Partisini  (HDP) yok saydı.

"Onun olduğu hükümete girmem, onun destek verdiği bir koalisyonda olmam, hatta onların geçtikleri yoldan geçmem" dedi.

"Başbakan sen ol" dediler çok kızdı.  

"Muhalefet bloğu olarak hükümet kuralım" dediler yine kızdı.

"Dışarıdan destekle bari" dediler, yine "olmaz" dedi.

 "AKP'nin değirmenine su taşıyor, AKP'nin koltuk değneği" dediler.

Son gelinen noktada o da vücut bulmadı. 

 

AKP ise "vesayet" altındaki genel başkanı ile hükümet kurmaya çalışıyormuş gibi yaptı. Aslında ta baştan yenilenecek seçim ya da erken seçime odaklanmıştı. Daha doğrusu saray öyle istiyordu. Çünkü tek başına iktidar olmazsa olmazdı.

 

O yüzden Türkiye şu anda cayır cayır yanıyor.

Ülkenin bir tarafında sokağa çıkma yasağı var, güvenli bölgeler var. OHAL zamanında bile görülmeyecek uygulamalar var. Görülüyor ki AKP'nin  "Çözüm süreci" diyerek sağladığı avantajla Güneydoğu'da "kamu düzeni" el değiştirmiş.

 

C.Başkanının seçimi yenileme kararına üç-beş gün kaldı.

Türkiye şu anda iktidar olmayan bir partinin elinde, istifa etmiş, yetkisiz bir hükümetle olağanüstü yetkilerle idare ediliyor.  Valiler ve kaymakamlar sıkıyönetim ilan ediyor.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de rejimin resmen ve fiilen değiştiğini ilan etti.

Kimse görmemiş, duymamış bir darbe olmuş! Muhalefet tıpkı vatandaş gibi; yeni uyanıyor. "Rejim filan değişmedi, yok öyle bir şey" diyerek tepki gösteriyor.

Öğlenden sonra günaydın!

 

Türkiye şu anda Deniz Baykal'ın ilan ettiği ve yazarını da herkesin bildiği bir tiyatronun ikinci perdesine hazırlanıyor. Kabustan uyanmak yok!

Önümüze yeniden seçim öncesi meşruiyet, hukuk, rejim tartışmaları gelecek.  

Terör, bomba, şehit cenazesi, sıkıyönetim, olağanüstü hal, güvenli bölge, çatışma, operasyon gibi kavramların ortasına sandık kurulacak.

 

Sonrası malum; hem seçmen, hem de partiler bir önceki seçimdeki hatalarını ya da (tercihlerini) tekrar edecekler. Sonra aynı hata ve tercihlerle çıkılan süreçten aynı sonuç alınacak.

Ve tam da dön baba dönelim!

Bu sürecin tek kaybedeni var:

Devleti, milleti, halkı ve geleceği ile Türkiye Cumhuriyeti.

Türkiye şu anda tıpkı damperi indirilmeyi unutmuş bir kamyon gibi alt geçitlerden, viyadüklerden, köprülerden, sokak aralarından savrula savrula geçiyor.

Freni-mireni yok!

 

 Manzara bu!