Yurtta Sulh Konseyi; 15 Temmuz 2016 gece yarısı 65. Türkiye Hükûmeti'ne karşı askerî darbe girişiminde bulunan askerî grup. Emir komuta zinciri dışında hareket eden, Yurtta Sulh Konseyi oluşumunda: Türk Silahlı Kuvvetlerinin üst yönetimi yer almamakla birlikte; Muharrem Köse, Mehmet Oğuz Akkuş, Erkan Ağın ve Doğan Uysal tarafından idare edildiği öne sürülmektedir. Ayrıca yapının Gülen Hareketi ile bağlantılı olduğu iddia edilmektedir.
Kamuoyu konseyin varlığından ilk defa TRT ekranlarında Tijen Karaş'ın okuduğu darbe bildirisi ile haberdar olmuştur.
Dijital ansiklopedi Vikipedi'ye böyle yazmışlar, 15 Temmuz 2016 akşamüstü başlayıp, neredeyse tamamı da 16 Temmuz 2016 günü bastırılan Darbe Teşebbüsü'nü.
Olan tastamam darbedir ve darbe uygulamaya konulmuş, hatta bir miktar da yol almıştır.
Darbe suçu;  Türk Ceza Kanunu, Hükümete Karşı Suç başlığı altında, madde 312'de tarif edilmektedir.
Biliyorsunuz, darbe suçu, ancak ve ancak bir suç örgütünce işlenebilir. Suçun olmazsa olmazlarından biri, illegal örgüttür. Bu da TCK, madde 314'de  tarif edilmektedir.
15-16 Temmuz'da olanlarla, ilgili 2 maddede tarif edilenler örtüşmektedir. Cezası da ağırlaştırılmış müebbet hapistir. Darbe suçu işlenirken, işlenen başkaca suçlar varsa (ki var); o suçların cezaî karşılığı da dahil edilir.
 Cumhurbaşkanı'nı; 17 Aralık 2013 günü yaptığının tam aksine, ne sesi titremiş, ne de yutkunmasını düzeltmek, ağzının kuruluğunu almak için su içmek zorunda kalmamıştır, facetimedan canlı televizyon  yayınıyla bizlere seslenirken.
Darbecilerin yönetimindeki, F16 savaş uçakları havadayken, bordo bereliler helikopterle kaldığı otele gelirken, Atatürk Havalimanı uçuşa/inişe kapatılmışken, Dalaman'a helikopterle gitmiş, ordan da uçağına binip, Atatürk'e inmiştir, Cumhurbaşkanı.
Sadece şu üst paragrafla, -şu an için- İnönü'yü, Menderes'i, Demirel'i, Özal'ı cesarette geçmiş, kahir ekser tarafından, "takdir edilip, beğenilen" Cumhurbaşkanları sıralamasında 2. sıraya oturtulmuştur.
Darbe yapacaklarla, darbeye teşebbüs edenler  arasında; sayısal eksilme olduğu muhakkak. Yani yakalanan darbecilerden misliyle darbeci, görevinin başındadır. Gözaltılarda isabet ne orandadır, kestirmem çok zor.
Siz; bu ülkede darbe yapacak olsanız, yapıyor olsanız:
Boğaziçi Köprüsüne gider, sadece Avrupa'ya geçiş istikametini kapatır, geçiş yok!, sıkıyönetim ilan edildi, evlerinize gidin! der misiniz?
Bina içerisinde,toplantı halindeki, onlarca özel harekat polisini helikopterden vurup, öldürür müsünüz?
TBMM'ne,  Boş Saray'a, Ankara Emniyet Müdürlüğüne, Milli İstihbarat Teşkilatına  helikopterden ateş eder misiniz?
Vali'yi telefonla arayıp, sıkıyönetim ilan edildi, il yönetimine el koyduk! deyip, gider lojmanınıza oturur musunuz? Yakalamaya gelen polislerin, kapınızın önüne kadar gelmelerine,  izin verir misiniz?
Tankın içinde yakalanan polisi; Türksat Uydusu yönetim Binasına; TRT'ye; CnnTürk'e gelişleri ve oralardan geri çekilişleri/kaçışları  yazmayayım.
İnsanına, yurttaşına, polisine, milletvekiline, binaya; ateş edenler, roket fırlatanlar; yalnız kaldıklarının, işledikleri suçların, işlenmesi gereken diğer suçlarla tamamlanmadığının hiç farkına varamadılar. Farkedenler de geri dön(e)medi.
Suçlular. Salaklar. Aptallar, hainler. 
Geçmişe yürüyebilir mi bilmiyorum ama, yeniden, cezalandırma yöntemlerimizin arasına girecek olan idam cezasıyla, cezalandırılacaklar. Hatta bu seferki idam cezası, yöntem açısından yağlı kementle boğularak değil, ateşli silahla vurularak veya kılıçla kafalarını kopartarak/keserek  bile olabilir.
Darbe'nin; milli demokratik olanının da, devrim denilebilecek versiyonunun da, şu çeşidinin de, bu çeşidinin de iyisi/kötüsü: Olamaz. Yoktur!