Devr-i Davutoğlu sona erdi ama Anayasal olmayan ve demokratik hukuk devletine uymayan daha kötü bir devri Davutoğlu’nun geleceğini tahmin etmek artık bir kehanet veya marifet sayılmamalıdır. Çünkü AKP; İktidarını seyir defteri pek kötü bir seyir defteridir.
4 Mayıs 1950 de  Çeyrek altın 10 TL idi.  AKP iktidar olduğu 2004 te  ise 24.000.000 TL idi. Bu gün itibari ile 194.000.000 TL dir.
14 Mayıs 1950 de bir gram altın 5 TL idi.  AKP nin iktidara geldiği 2004 te 18.000.000 TL ve bu gün itibari ile 115. 000.000 TL dir.
14 Mayıs 1950 de Bir ABD Doları 3 TL idi. AKP iktidara geldiği 2004 te bir ABD Doları 1.320.000 TL olmuştur. Bu gün itibari ile 2.800.000  TL dir
Bu rakamlar 14 Mayıs 1950 den sonra gelen bütün iktidarların Türk parasını demokratik yollarla ezerek Türk Milletini ezdiklerinin ve fakru zarurete sürüklediklerinin kesin delilleridir.
Bu karanlık yolun esas yanlışı açık bütçeler yapılarak açıktan para basılmasıdır. Yani in sanların ceplerinden paralarının sofralarından yiyecek ve içeceklerinin alınması demek olan bir gaflet işidir. Bu nedenle, açık bütçeler daha çok kişinin başını götürecektir cümlesi de kehanet değildir.
İnsanlar yanlışlarından ders alan onları bir daha yapmayan canlılardandırlar. Ama Türkiye’deki insanların içinde bu oran çok düşüktür. Rahmetli Aziz Nesin’in Türk insani için verdiği aptallık oranın ters olarak okursak. İnsanımızın ortalama %90 i bu guruptandır. Yani yaptıkları yanlıştan ders almayan guruptandır.
Şimdi yukarıdaki rakamlara bir göz atalım. Doların altının seyir defterleri gözümüzün önünde, yaşamımızın içinde, gazetelerimizin manşetlerinde, televizyonlarımızın ekonomi bültenlerinde, velhasıl apaçık ortadadır. Bunlar da yetmez, evlerde anneanne ve babaannelerin ve dedelerin sohbetlerini hayat pahalılığını inim inim yaşayan çilekeş, insanlarımızın 24 saatinde yaşanmaktadır. İnsanlarımız bu acı yüklü sonuçları yaşarken ne AKP yöneticilerinde bir gram oynama olmuş ne de milletimizim güvenoyunda bir gerileme görülmüştür
Kan ağlayan ülkemizde son AKP olağanüstü kongre kararı Anayasamıza, hukukumuza, geleneklerimize, her şeyde bilimi temel alan dinimize, Atatürk ilkelerimize asla uymayan bir darbeden başka bir şey değildir. Sayın Davutoğlu milletimizden helallik istemiştir. Milletimiz hakkını helal etmez. Helal etmek dini bir terimdir. Hukuki bir terim değildir. İkincisi AKP döneminde Türk milletinde açık bütçelerle 369 milyar YTL alınmıştır. Fert başına 5000 YTL düşmektedir. Benim aile nüfusum 5 tır. Yani benden 25.000 YTL alınmıştır. Bu alınan para açık bütçeler yolu ile alınmıştır. Sayın Davutoğlu bir siyaset profesörüdür. Profesör olduğun göre bir de üstüne üstlük Müslüman olduğuna göre” Beşikten mezara bilim okuyan ve insanlığa bilimi sunan biridir. Ekonomi bilimine aykırı olan bu durma hiç itiraz etmemiştir. Bu yetmiyormuş gibi kendi başbakanlığı döneminde 43 milyar YTL bütçe açığı yapmıştır. Bu nedenle bütün Türk milleti gibi düşünüyor ve hakkımı helal etmiyorum. Ve milletime de hakkınızı helal etmeyin çağrısı olarak bu rakamları yazıyorum.
Can Dündar ve Erdem Gül Mahkûm oldu.
Can Dündar ve Erdem Gül 5 er yıl hapse mahkûm edildiler. Suç nedir. Devletin gizli kalması gereken bilgilerini açıklamak. Devletin gizli kalması gereken bilgileri bu adamlar iki yolla ele geçirebilirler.
1-      Devletin gizli bilgilerinin saklandığı kasayı oksijen kaynağı alevi ile açarak soymakla.
2-      Bu bilgileri elinde bulunduran bir devlet görevlisinden almakla.
 Bu adamlar bu bilgileri hangi yolda elde ederlerse etsinler. Birinci, yolda bir gasp ve soygun yapan kimsenin varlığı gereklidir. .İkinci yolda ise gizli bilginin emanet edildiği bir devlet görevlisi olmak zorundadır. Yani en az bir sanık daha olmak zorundadır. Aksi halde bu suçun fiili unsurları oluşmamış olur. Çünkü bu iki kişi isnat edilen suçu yukarıda açıklanan üçüncü bir kişi olmadan gerçekleştiremezler.
-Bildiğimiz okuduğumuz haberlerde izlediğimiz kadarı ile bunların ikisi de olayımızda yok. Hata haberin bunlardan 6 ay evvel bir başka gazetede yayınladığı gerçeği de vardır. Aleniyet kazanmış bir haberin tekrar yayınlanması artık sır olmaz. O halde Türk milleti adına karar veren yüce mahkeme gerekçesinde bunları tek tek gösterecektir.  Bunlara Yüce Yargıtay da bakacaktır. Ankara’da hâkimler hala daha var. Onun için merak edilecek fazla bir şey yok. Türk milletine geçmiş olsun.
Sayın Cumhurbaşkanımızın Anayasamızın 138. Maddesindeki yasağa rağmen bu mahkemede işin başından beri taraftar gibi davranmasının verilen kararda ve temyiz incelemesinde etkili olacağını asla düşünmedik düşünmek de istemiyoruz.