Şurada anlaşamıyoruz seninle.....
Bi kere herkes istediği partiye oy verir..demokrasinin gereğidir bu...hiç kimse bir diğerini başka bir partiye oy verdi diye hor göremez...sen akapeye verirsin bir başkası bir başka partiye...
 
Hani küçükken okulda sınıf başkanı seçiyorduk ya, işte onun kadar masum bu da...sınıfta nasıl barış içinde yaşıyorsak, ülkede niye yaşayamayalım?!..neden beceremiyoruz?....bunun için sebep ne?....oy verme davası  yüzünden neredeyse düşman oldu millet...
Toplumda bir kutuplaşma oldu çoktan..
Akapeye oy verenler...
Akapeye oy vermeyenler....

*********
Evet,bir zamanlar başörtüsü sebebiyle sıkıntılar yaşadın bu ülkede...kimse inkar edemez...
O zaman sana yapılanları şimdi başkasına yapıyorlar..
Ya da bizzat yapıyorsun demek daha doğru olur zira bunu yapan gücü sürekli iktidarda tutan sensin...
Bu böyle bugün bana yarın sana şeklinde kan davası gibi sürüp gidecek mi?....
O zaman sen nasıl şikayetçiysen bazı durumlardan, şimdi de birçok insan birçok şeyden şikayetçi...neden görmezden gelmek istiyorsun?...
Hani hepiniz inançlısınız sözde, hatta işte o türbanı da inancınız gereği kimse çıkaramadı kafanızdan...o kadar bağlısınız yani dininize...saygı duyulası bir olay.....bu bağlılık göstergesi ciddi anlamda takdir edilecek bir durum.....
Dalga geçmiyorum...
 
Ama size başınızı açmamayı emreden(!), uğruna okumamayı bile göze alacak kadar bağlı olduğunuz bu din(iniz),başka hiçbir şeyden bahsetmiyor mu?...
Yani ne bileyim, iyilik güzellik falan?....
Hiç bahsetmiyor mu kul hakkı falan?...
En önemlisi yaşam hakkı?
Bunlar yok mu o dinde?....
Zamanında senin başörtünle ile ilgili sorun yaşamana sebep olanlara, bu zulmü yapanlara "dinsiz" diyordun....
Ee sen dinlisin....
Aynı zulmün yapılmasına sebep olarak, ancak "dinsizin" yaptığını yapmış olmuyor musun?
 
Dersen ki;" Ben ortada bir eziyet, bir zulüm görmüyorum, yalan söylüyorsun..."
Sana derim ki; önceden de onlar görmüyordu.... "Ne var canım açıversin başını."diyorlardı...
 
Ayrıca nedense, ikna etmek zorunda hissediyorsun insanları..
Sen memnunsun belki ama, eziyet çekenler var!!!...ruhsal, bedensel...
Bu eziyetten dolayı hayatları kararanlar var, hatta ölenler var, öldürülenler var...
Bir şeye ses çıkarıldığında ilk sen atlıyorsun ortaya ve başlıyorsun ikna turlarına...
Ne söylense yalanlama çabasındasın....
Nasıl ikna edebilirsin ki?....
 
Hayatına resmen tecavüz edilenler var...
Bi insanı tecavüzcüsünü sevmeye nasıl ikna edebilirsin ki?!!!..
Ben hakkımızı yiyorlar dediğimde, sen beni çalmadıklarına ikna etmeye çalışıyorsun, başaramazsan, yalnız bunlar çalmadı ki deyip hırsızlığı normalleştirmek istiyorsun..
Ben de diyorum ki, kim çalıyorsa gel birlikte hesap soralım...
 
Demokrasi,belli bir güruhun ele geçirdiği iktidarı, o iktidara oy vermeyenlerin sesine kulak tıkayarak istediği gibi kullanması ve o iktidarın kaybedilmemesi için her türlü dalaverenin mübah sayılması değil ki...
Demokrasi, belirlenen iktidara halkların ortak olarak hesap sorabilmesi
Ve aynı zamanda iyi olan icraatların ortak olarak alkışlanması demektir...
 
Örneğin, senin oy verdiğin parti (akape), özelleştirme adı altında bazı değerleri satarken neden rahatsız olmuyorsun?
Neden satılsın boş ver diyorsun...
Senin için para karşısında bu kadar mı önemsiz satılan değerler?...
Sonuçta o satıştan gelen para bana ne kadar yansıyorsa, sana da o kadar yansıyor..
Sen ne kadar zam alıyorsan ben de o kadar alıyorum...
Neden bir gün bile bana gelip rahatsızlığımın sebebini sormak yerine, kısa yoldan terörist damgası vurup sesime kulaklarını tıkıyorsun?...
Benim itirazım yalnız kendim için değil ki...
Rahatsızlığım yalnız kendim için değil ki....
Bu ülkeyi düşünüyorum, ülkenin geleceğini düşünüyorum, çocuklarımızı düşünüyorum..
Ama nedense sen seçtiğin partinin iktidarda kalması adına, kendi sonunun karanlığına bile gözlerini kapatmak istiyorsun...
 
 
Dini değerlere, bilhassa türbana özgürlük getirdiği kandırmacasıyla iktidara getirdiğin partinin beni ezmesine göz yumuyorsun...hatta neredeyse zevk alıyorsun...
Kandırmaca diyorum, çünkü o iktidar benden çok seni kandırıyor...onlara göre din iman hep bakara-makara....sen de her sabah benimle birlikte sıkıntılara uyanıyorsun...sen de benzine servet ödüyorsun, sen de banka kuyruklarındasın, senin de vergi memurlarıyla başın dertte, sen de çocuklarını okuturken zorlanıyorsun, senin de zamlardan canın yandı, sana da hastanelerde 3 ay sonrasına randevu veriliyor.....
Neyin memnuniyeti bu?
Yalnızca türban,  bu çileleri görmezden gelmene nasıl yetiyor?
Senin dinin bu kadar mı bencil olmayı emrediyor?..
Hani o kutsal kitabınızda yazan ayetler, birçoğuna hadis dediğiniz,sünnet dediğiniz öğütler yalnızca bencil olmayı mı öğretiyor size...
Vicdanınıza kattığı ikinci bi duygu daha yok mu?...
Senden olmayana kucak açmayı, dinlemeyi, anlamayı, anlaşmayı öğütlemiyor mu o yazılar?....
Yoksa öğütlüyor da sen mi beceremiyorsun?....
Bencilliğin ağır mı basıyor?
Aslında kendini temsilcisi ve yılmaz savunucusu gördüğün o dine en büyük zararı sen veriyorsun, farkında değilsin....
 
Savunduğun dini yaymaktır peygamberin sana yüklediği birinci görev...bunu yaparken en büyük reklam da dini yaşayış, uygulayış ve dindarlığını dışarıya yansıtış şeklindir...
 
Ama sana baktıkça, bana zulmedilmesine göz yummanı gördükçe, hatta bizzat senin zulmüne maruz kaldıkça, bana bencilliğinden başka hiçbir şeyi yansıtamadığına şahit oldukça, daha fazla soğuyorum dinden...
Din eğer buysa, senden olmayana değer vermemekse, din sadece başını kapatıp şeklini, görüntünü değiştirmekse, din yalnızca akapeye oy vermekse, kusura bakma daha fazla soğuyorum senin dininden....
 
 
Hani kızma bana ama, dindarlık bencillikten ibaretse eğer ben yokum senin dinini yaşamaya....
 
Ve eğer gerçekten inanıyorsan(!) Allah'a ve O'nun dinine, beni bunlardan soğuttuğun için O'na ne hesap vereceğini sen düşün....
Ben çok denedim ama olmuyor be kardeşim....
 
Yalnızca türban, benim yaralarımı, benim acılarımı örtmeye yetmiyor.....
 
Dini türbana sıkıştıramıyorum... Kusura bakma!!!!...
 
Ha unutmadan, akapeye oy verme konusuna gelince...
Bizim İslam tarihinde Muaviye diye bi adam vardı...
Ve onun yaptıkları, 100 lira karşılığında dahi mazur görülüp çılgınca alkışlanmıyordu..
 
Zira para karşılığında yanlışı seçmek o yıllarda çok günahtı...
Benim dinime göre hala günah...