Ortadoğu halklarına has özelliklerimizle, üç-dört ay süren vaveyla içinde bir seçim daha geçirdik. Kimi sevindi, övündü, kimi yerindi, üzüldü. Seçim oyununun temel öznesi seçmen yurttaş ne halde? Acaba seviniyor mu, yeriniyor mu? En doğru ölçek zaman olacak galiba…
Siyasi bilinmezlik ortama hâkimken, siyasi partilerden sesler geliyor: Biz kaybetmedik, biz de kaybetmedik abi, biz barajı aştık, biz Milletvekili sayımızı artırdık, biz en büyük parti olarak çıktık bu seçimden! Kazanan kim? Kazanan da yok ortada…
Kaybeden kim? Sultanlık hayali kuranlar kaybetti. Başka? Ne hale düşürüldüğünü fark etmeyip, aynı torbaya şükür oyu dolduran geniş seçmen kitleleri kaybetti…
Tatlı hayallere kapılıyoruz zaman zaman. Nasıl bir toplum yapısı ve kültürü içinde yaşadığımızı unutuyor ve bir türlü ulaşamadığımız umutlara kapılıyoruz…
Seçim sonuçları HDP hariç, hiç kimsenin beklentilerine cevap vermedi. Hatta aşılması hayli problemli bir kaos ortamı yarattığını da düşünebiliriz. Seçim sonuçlarının tek cevabı var, Tek adamlık, Diktatörlük istemiyoruz!
Gerisi boş lâf olacağından, seçmenin dediğine göre bu ülkede
DEMEK Kİ:
Hukuksuzluk yokmuş.
Partizanlık yokmuş.
Despotik davranışlar yokmuş.
Madenlerde emekçiler ölmüyormuş.
Ormanlar talan edilmiyor, HES’lerle doğa kurutulmuyormuş.
Tarım çökmemiş, Patates, Saman ihraç eder olmuş.
Köylü altın çağını yaşıyormuş, ‘Efendi’ olduğunu şimdi anlamış.
İşsizler yaşamlarından çok memnunlarmış.
Asgari ücretliler bu bize yeter diyorlarmış.
Taşeron işçileri hayatlarından çok memnunlarmış.
Sigortasız çalışanlar Sosyal Güvenlik istemiyorlarmış.
Emekliler maaşları fazla geldiğinden kredi verir duruma gelmişler.
Bu ülkede On Yedi milyon yoksul yokmuş.
Kredi kartı borçları sorun değilmiş.
Enflasyon ve hayat pahalılığı yokmuş.
Cumhuriyetin Seksen senede yaptığı eserler, haraç-Mezat yandaşlara ve yabancılara peşkeş çekilmemiş.
Gazeteler, Televizyonlar çok özgürlermiş, hiçbir baskı yokmuş.
Gazeteciler, Yazarlar, Aydınlar hiç tutuklanmamışlar.
Üniversiteler özgürlük içinde bilim üretiyormuş.
Üniversite öğrencilerinin yurt, burs ve iş sorunu diye bir dertleri yokmuş.
Kimi kurumlara sahte belgelerle kumpaslar kurulmamış, insanlar zindanlara tıkılmamış.
Türkiye ekonomik olarak o kadar gelişmiş ki, Altı Yüz Milyar dolar borcu yokmuş, yılda Elli Milyar dolar dış borç faizi ödemiyormuş, Dış ticaret Seksen Milyar dolar açık vermiyormuş.
İhaleler yandaşların çıkarına göre ayarlanmamış.
Bu ülkede Rüşvet hiç olmamış. Hiçbir yetkili haram paraya yanaşmamış. Dün el parasıyla yurt dışında okuyan çocuklar Gemi Filosu sahibi olmamışlar. Villalar, arsalar, Yabancı Bankalara transfer edilen milyar DOLAR’lar, EURO’lar Allah’ın inayetiymiş.
Komşularla hiçbir kavgamız yokmuş, ilişkilerimiz Yağlı-Ballıymış.
Seçim sonuçlarına göre, her şeyi iyi bilen seçmen (!) işte böyle diyor. Boynumuz kıldan ince. Seçmen Böyle dediyse böyledir(!) Bu gidişin sonu sizce ne olabilir?