15 Eylül uluslararası demokrasi günü olması dolayısıyla bizdeki demokrasiden bahsetmeyi zorunlu buldum. Demokrasi, biçimsel olarak halk egemenliğidir. Halk kendisini yönetenleri doğrudan seçimle belirler. Seçimler toplumun yerleşik mevcut kurum ve kurallara bağlı olarak yönetilir. Sekilenler halkın temsilcisidir, KRAL değildir, keyfi davranamazlar kuralların dışında takdir yetkileri yoktur. Halka madem beni seçtiniz ben istediğim gibi davranırım, kuralları ben koyarım diyemez. Geleneksel olarak da göreve başlamadan önce, mevcut kurum ve kurallara bağlı kalacaklarına kürsüden yemin ederler. Temel hak ve özgürlükler yani demokrasi kendiliğinden elde edilmemiştir, yüzyıllarca ağır bedeller ödenerek bu güne gelinmiştir. O yüzden de demokrasinin asıl güvencesi gelişmiş halk sınıflarının hak ve özgürlüklerine bizzat sahip çıkmalarıdır. Demokraside her şey denetim altındadır. İdarenin her türlü eylem ve işlemi yargı denetimine tabidir. İdarece kanuni dayanağı olmayan hiçbir eylem ve harcama yapılamaz. Yönetenlerin yetkileri ne kadar sınırlanmışsa DEMOLRASİ o kadar güçlüdür. Tabii ki demokrasi, toplumun ekonomik gelişme düzeyine bağlıdır, milyonlarca İnsanın işsiz olduğu, çalışanların çoğunun daha düne kadar 600-700 lira ücrete Talim ettiği ülkemiz de demokrasi olamaz. Bugün 1300 lira alsalar da Devlette bile taşeron çalışan işçilerin hiç biri SENDİKALI, örgütlü değil. Toplumun Hiçbir alanın da örgütlenme yok. Orgütsüz halk sınıfının, bu biçimiyle hak ve Özgürlüklerine sahip çıkarak devlet yönetimine ağarlıklarını koymaları Mümkün değil. Sosyal devlet demokrasinin teminatıdır. Hiç kimse unutmasın ki Bir birimizi sevmek zorunda değiliz ama kabul etmek zorundayız. Kin ve nefret İnsani bir duygu değildir, herkese zarar verir. DEMOKRASİ, azınlıkların çoğunluk olmaya gereksinme duymadıkları bir yönetim biçimidir. Dünya da DEMOKRASİYİ sevmeyen insanlar ve topluluk
Yoktur “KEŞFETMEMİŞ OLANLAR HARİÇ” Şunu unutmayınız ki –
Demokrasi.! Hiç bir harfi bile iki tane değil. -aaa!.. Demokrasi, bir toplumun
Aynı duyguları değil ayrı duyguları paylaşabilmesidir.
Devletimiz ve ülkemiz var oldukça bizler de varız. Demokrasi varsa hepimiz varız. Ekonomimiz güçlendikçe demokrasi iyi yerleşir, dünyadaki itibarımız da artar. Çünkü başka TÜRKİYE yok.