Demokrasi ile Ekonominin iç içe olduğu, hatta ikiz kardeş  gibi olduğu bilinen bir gerçektir. Türkiye ciddi bir ekonomik kriz içinde olduğunu bilmeyen, hissetmeyen hiçbir kesim yok. Türkiye’yi ekonomik krize sürükleyen kötü yönetim ve iktidarın otoriter, demokrasiyi ve hukuku hiçe sayan politikaları olduğunu bilmek bir sır değildir.  Türkiye hem Suriye ile hem Irakla savaşarak ve Avrupa Birliğine kafa tutarak, AVRUPA Birliği Türkiye üzerinde oyunlar oynadığını bahane ederek Ekonomik krizin faturasından kurtulmak istiyor. 
          Hukuksuzluk ve demokrasiyi işletmeme Ekonomik yatırımları tehdit ediyor. Bu gün Türkiye’de büyüme hızı %3 Enflasyon oranı %8 civarı, işsizlik rakamları artıyor.  Türk lirası giderek değer kaybediyor.  Dolar almış başını gidiyor. Bu gün 1 dolar 3.500 TL. civarında.  Bu gün Dünyada ekonomiyi dış politika ve Demokrasiden ayrı tutmak mümkün değildir. Gazetelerin kapatılması, Yazarların, gazetecilerin hapse atılması, dış politikadaki söylemler bu krizin şiddetini artırdığı bir gerçektir.
           Ekonomi dediğimizde aynı zamanda  mülkiyet haklarından, hukukun üstünlüğünden bahsetmiş oluyoruz.  Eğer hukukun üstünlüğü ayaklar altına alınırsa, ekonomik yatırımları tehdit etmiş olursunuz. Türkiye’nin büyük bir çoğunluğu hukuk sistemine güvenmiyor.  Güven olmayınca şirketler kurulmuyor ve yatırımlar geri kalıyor. İster istemez sermaye yurt dışına kaçıyor. Bugün geldiğimiz noktada %3 Büyüme belki gelecek yıl %2.5 – 2 büyüme gibi görünüyor. İşsizlik %11 – 12 seviyelerine dayanmış  durumda.  Keza genç işsizlik oranı daha da fazla, enflasyon %8  Dünya ölçeklerine göre cari açık  çok fazla. Doğal gaz ve petrol ithal ediyoruz.  Bu krizde özel sektör borç sarmalına girdi. Kendini döndüremeyecek hale geldi. Özellikle doların tavan yaptığı bu günlerde, dolar borcu olan firmaların ayakta kalması zorlaşıyor.  Bu gün merkez bankası siyasetin emrine girmiş, bağımsızlığını kayıp etmiş durumda.  Doların bu kadar  yükselmesi, dolarla iş yapan, yatırım yapan, dolarla ham madde alan firmaların batması sonucunda işsizlik daha da artacaktır.
        Kısa dönemli siyasi çıkar hesapları Türkiye’yi bu hale getirdiği bir gerçektir. Herkesin gördüğünü siyasi iktidar neden görmez. Bu krizden çıkmamız için acilen Demokratik Türkiye’yi yaratmamız Gerektiği kanaatindeyim. Hükümet bu yanlış hesapların farkında ama bunun bedelini, faturasını başka yöne çekmeye çalışıyor. Bakınız bu krizi biz yaratmadık, batı bizim üzerimize geliyor, siz bizim iktidarın arkasında durun demeye geliyor. Bunlardan  seçmen etkilenmesin istiyor. Ayrıca muhalefet partilerinin bu kötü yönetimi ve krizi halka anlatma kanallarını kapatmış, bu gün bütün medya T.V.  adaletsiz biçimde mevcut iktidara çalışıyor. Bu da demokrasiyi bir anlamda engelliyor.