Dünyada ve ülkemizde çeşitli dinlere ve mezheplere inanan halklar var olduğunu biliyoruz. Ülkemizde Kuran'a, İncil’e, Tevrat’a ve diğer dinlere inanan Türk halkı olduğu gibi inancı olmayanlarda vardır. İnandığı dinin mezhep farklılıkları olduğu da yaşama yansımaktadır. Bütün bu inançların toplumda beraberce ve özgürce yaşamasını sağlayan laik yaşamın hoş görüşüdür.

Kalkınmış, refaha ulaşmış dünya ülkeleri halkı bir biçimde laik yaşama uygun yaşamaktadır. Geri kalmış, refaha ulaşamamış ülke halkı laik yaşama uygun yaşamayanlar olduğunu da ortadadır. Din ve mezhep savaşları yüzünden kan akan ülke halkları da bu ülkelerde yaşanmaktadır. Aynı dine inanan halk mezhep yüzünden kavga eder, kan döktükleri de yaşanan gerçektir.

Dinin etkisi altında yaşayan devletler, halkın bütünlüğüne dayanmıyorlar. Kendi dini yorumlarına göre devlet olanlar, diğer inanları baskı altında tutarak yönetim sergiledikleri için inanç çatışmaları iç savaşları da beraberinde getirmektedir. Adı Cumhuriyet olsa da bu devletler genellikle diktatörler tarafından yönetiliyorlar.

Laik devlet yapısında yönetilen ülkelerde demokrasi var olmaktadır. Demokrasi hür düşünmenin ve inanmanın yaşama geçmesidir. Laik olmayan cumhuriyet demokrasiyi de yaşama geçiremiyor.

Demokrasinin özü laik yaşamaktır.