Antik Mısırdan beri din adamları halkın ürettiklerinden nemalanmayı seviyor. M.Önce 3. binlerde Mısır halkının yarısı rahip olmuş idi. Diğer yarısı toprakta üretim yapan köylülere dönüşmüştü. Herkes hayatından memnun, zaman akıp gidiyordu. Marabalar çalışıyor, rahipler keyf sürüyordu. M.Önce 1350 yIlIna kadar binlerce yıl bu düzen devam etti.

Nil ağzından giren barbar kavimler yağma yapmaya başlayınca işler değişti. Frevun yeterince asker toplayamadı. Zira toprak köylüleri yumuşatmış ve savaş kabiliyetini yok etmişti. Mecburen rahipleri askere aldı. Düşman kapıda olduğu için rahiple itiraz edemedi. Bu durumu fırsat bilen Frevun Akhenaton 1350 yılında çok tanrılı rahip düzenini kaldırdı. Yerine tek tanrılı din koydu.

Rahipler eski düzeni arar oldular. İsyan ettiler ve çok tanrılı rahip düzenini tekrar uygulamaya koydular. Milattan Önce 1300 yılında tek tanrıya inanları sürgüne gönderdiler. Yahudi toplumunun bu sürgünden nasibini aldığı iddia ediliyor. Zira, Musa'nın Mısır'dan çıkış hikayesi bu yıllara tekabül ediyor.

Medeniyet Mısır'da kurulmasına rağmen, bu gün Mısır dünyanın en fakir geri kalmış ülkelerinden birisidir. Sebebi de halkı sömüren rahip düzeninden Mısır'ın bir türlü kurtulamamış olmasıdır. Hrıstiyanlığın gelişi Mısır halkı için rahiplerin yerini Papazların almasından başka bir sonuç yaratmamıştır. Arapların istilasıyla egemen olan Islami kültür de farklı bir sonuç ortaya koymamıştır. Din adamları ve egemen olan askerler birlikte halkı sömürdüler ve Mısır halkını statikoya hapsettiler. Medeniyetin beşiği olan Mısır parazit din adamları sayesinde geri kalmış tarım toplumu olarak yaşamaya devam ediyor.

Hristıyanlık 476 yılında Roma'nın yıkılışından itibaren Avrupa'yı karanlık çağa mahkum etti. Bu mahkumiyetten kazançlı çıkan ise Roma Katolik Kilisesi olmuştur. Bu Kilise Dünyanın en zengin kurumuna dönüşmüştür. Kilisenin gücü 1789 Fransız Devrimi ile kırılabildi. Devrim sırasında giyotine gidenlerin yüzde doksanı katolik din adamlarıydı. Bu kıyım Kilisenin gücünü Fransada yok etti. Tüm Avrupa Laik düzene geçerek din ile devlet idaresini birbirinden ayırdı. Avrupalı devletin topladığı vergilerden din adamlarına para ödenmesine karşı çıkıyor. Avrupa'da din adamları halkın hür iradesinden nemalanıyor. Yani, Kilise cemaati Papazları besliyor.

Türkiye garip bir ülke. Anayasa'da Laik Devlet düzeninden söz ediliyor. Din adamlarına devlet öğretmenlerden daha çok maaş ödüyor. Ayda 25 saat çalışan din adamları halkın alın teri dökerek ürettiği üründen haksız yere pay almaya devam ediyor. Eski Mısır düzeni Türkiye'de farklı ve fakat aynı ekonomik sonucu verecek şekilde yaşanıyor. Dini siyasete alet edenler, din adamları ile birlikte hareket ediyor ve iktidar oluyor. İktidara geldikleri zaman halktan topladıkları vergiler ile Diyanet işleri başkanına Mercedes hediye ediyor, din adamlarının maaşını artırıyor.

Türkiye üretime katkısı olmayan din adamlarını vergiler ile beslemeye devam ediyor. Vergiler ve enflasyon (ki bir çeşit vergidir) üretici kesimde tasarruf azalması ile sonuçlanıyor. Ülke tasarruf dar boğazı çekiyor. Tasarruf yetesizliği nedeniyle sermaye birikimi sorunu aşılamıyor. Yetersiz sermaye birikimi nedeniyle yabancı ülkelerden borçlanılıyor. Türk ekonomisi yeterince gelişemiyor.