Piyasalar karıştı, Türkiye erken seçime, dolar rekora koşuyor. Dolar-altın ve borsa da yaşanan dalgalanmalar ekonomik krizin önemli bir göstergesi.

 

Dolar-Euro dur durak bilmiyor rekor üstüne rekor kırıyor, son bir yıl içinde Dolar 2.161 TL’den 3 TL’ye çıkarken, Euro 2,870 TL’den 3.4 TL’ye yaklaştı, Türk lirasındaki değer kaybı yaklaşık yüzde 27 oldu. Diğer bir ifadeyle tarihi zirve yapan dolar karşısında Türk Lirası yüzde 27 devalüe edildi. Bunun anlamı bizim ürettiğimiz mallar yabancılara karşı yüzde 27 ucuzlarken, bize göre ithal edilen yabancı mallar yüzde 27 pahalılaştı.

 

Dolar neden yükseliyor?

Doların yükselmesini etkileyen birçok sebep olmasına rağmen önemli etkenleri aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz; 1) Amerikan Merkez Bankası, FED’in Eylül ya da aralık ayındaki faiz beklentisi, Merkez Bankası (TCMB) ise bir adım atmak için FED’in faiz kararını bekliyor, bu yüzden yüksek dolar kuru karşısında faiz silahını kullanamıyor. 2) Çin ekonomisindeki yavaşlama küresel ekonomiye yansıdı, Çin borsasında yaşanan çöküş başta Asya piyasaları olmak üzere gelişmekte olan ülkelerin borsalarını da etkisi altına aldı. Borsalar art arda çakılmaya, piyasalar çökmeye başladı.. 3) Doların yükselmesine yol açan bir diğer neden, 7 Haziran seçimleri sonrası koalisyon görüşmelerinin başarısızlıkla sonuçlanması. Kurulamayan hükümet ekonomide büyük bir belirsizliğe yol açtı, piyasalara duyulan güven kayboldu. Resmi olarak ilan edilen erken seçim kararı, krizin daha da derinleşmesine, dolar karşısında TL’nin zayıflaması beklentisini artırdı. 4) Ülkede terör ve şiddetin yaygınlaşması, devam eden operasyonlar bir güvenlik sorunu olarak algılandı. TSK’nın iç ve dışta silahlı çatışmaya girmesi, Doğu ve Güneydoğu Bölgesinin bir savaş alanı haline gelmesi, turizm başta olmak üzere, yabancı yatırımcıları etkiledi ülke ekonomisine olan güven kayboldu. Böyle bir ortamda ne turist ne de yabancı yatırımcı Türkiye’ye gelmekten korkar hale geldi. Böylece döviz gelirleri azalmaya, dış ticaret bilançosu ve cari açıklar artmaya başladı.

 

Peki doların yükselmesi günlük hayatı nasıl etkiler?

Eğer bu şekilde devam ederse ekonomide bütün hesaplar şaşar. Enflasyon yükselir, özellikle ithal ürünler olmak üzere iğneden ipliğe her şey zamlanır, Konjonktürel olarak ekonomide daralma ve küçülme ortaya çıkar, İktisadi büyüme negatif olur. Yabancı yatırımlar azalır, sıcak para çıkışı artar, üretim düşer, işsizlik ve enflasyon artar. Fiyat artışları, tüketici beklentilerini olumsuz etkileyerek ekonomi politikalarına duyulan güveni azaltır, halk fakirleşir, bu günler mumla aranır hale gelir… Diğer yandan dolarda yaşananlar kişi başına gelirin azalmasına, borç yükünün artmasına yol açtı. Öyle ki 2008’de teğet geçen kriz, son yedi yılda dış borcun yüzde 60 artması nedeniyle bu kez delip geçecek gibi, çünkü o dönem yüzde 38 olan borç yükü şimdi yüzde 51 oldu. Doların yükselmesi özellikle dar gelirli geniş halk kitlelerini daha fazla etkiler. 2015 yılında dolar karşısında memur maaşları yüzde 13 eridi. 2002 yılında ortalama memur maaşıyla 22.1 çeyrek altın alınırken, şimdi 13.7 adet altın alınabiliyor.   

 

Sonuç olarak, Türkiye ekonomisi artık patinaj yapıyor, yerinde sayıyor, büyüyemiyor ve hızla felakete doğru gidiyor. Doların yükselmesi yaklaşan krizin ayak sesleridir. Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan BALİ yükselen Dolar kuruyla ilgili spekülatif talebin uyarılmaması gerektiğini belirterek “FED’den boru döşeseniz bile yeterli değil” uyarısında bulunarak durumun ciddiyetini ortaya koydu. Siyasi belirsizlik, iç ve dışta yaşanan çatışma ortamı, güneydoğuda yapılan operasyonlar, her gün gelen şehit haberleri ekonomideki kırılganlığı artırıyor.. Bununla birlikte, "Türkiye'nin ekonomi politikasını yönetenler bir kriz olasılığı üzerine benzin dökecek her tür hamleyi yapıyor”, İktidarı elde tutma hırsı ekonomi dâhil her şeyin ikinci plana itilmesine yol açıyor, Türkiye hızla bir felakete doğru gidiyor...