Sabah uyanmak için bir nedenin yoksa; uyuma!

 

Özlemek için bir nedenin yoksa; sakın sevme!

 

Uzaklara dalıp gitmek için bir nedenin yoksa; ağlama!

 

Kendime üç nasihat verdiğim gün evden apar topar ayrılmıştım. Yeni yerler keşfinde değildim elbette. Nereye giderim, ne yer ne içerim hiçbir fikrim yoktu. Elimde bir kişilik otobüs bileti, terminalde beni yolcu etmeye gelen annem, babam ve kardeşimle otobüsü bekliyordum. Etrafıma göz attım ve gerçekten üç nasihatimle yola koyuldum.

 

Uzak diyarlar dedikleri yerler meğer ne çok acı verirmiş insana. Mantıklı düşünmek dedikleri, açık arttırmayla alınamayan kıymetli mal varlığımız!

 

İşte o günlerde bu kıymetli mal varlığımıza sahip olamamışken, yuvadan uçmanın hezimetiyle tanışmıştım. O yaşlarda bu hezimeti pek anlamadım fakat bazı geceler yoğun çaresizlikler yaşadığım doğrudur. Bir anne dizine ihtiyacınız olduğunda bilmem kaç bin kilometre uzakta olduğunu bilmek hayli üzücü. Bir baba şefkatini özlediğinizde sadece telefonla yetinmek zorunda olduğunuzu bilmek demek, yat ve uyumaya çalış demek kadar çaresizlik dolu…

 

Hatalar yapılır, telafi edilmeye çalışılır. Yeni arkadaşlıklar, dostluklar kurulmaya çalışılır. Derslerle boğuşulur. İnsanları anlamaya çalışmakla uğraşılır ama bir türlü anlaşılmazlar. Kendi kendine kalırsın, kabuğuna çekilirsin yine olmaz. Umursamamaya çalışırsın lakin umursarsın. Başka yol yoktur düşünmekten, incelemekten…

 

Hayat daha on sekizinde başlıyor. Tek başına ayakta kalma mücadelesi, cebindeki parayı ay sonuna kadar denkleştirme planlamaları ve kendini koruma çabası da cabası. Ama şu an düşünüyorum da evden ayrıldığımda yani yaklaşık on yıl öncesinde sokaklar bu kadar tehlikeli değildi. Şu an gece yüz metre yolu tek yürümeye çekinir olduk vesselam.

 

Ne demiştim; sabah uyanmak için bir nedenin yoksa uyuma!

Nedenin varsa da uyuma. Hep uyanık kal. Aslında hep düşünüp uyanık kalmamız gerek ama malum hayat şartları…

 

Özlemek.

Özlemek duygumuz hep ağır basmalı… Düşünmek var olmamızın temel taşı. Düşündükçe özleriz sevdiklerimizi. Hani derler ya;

-Huzura varmak için yapılır çetin savaşlar, bağrına basılan taşlar…

 

Bağrıma taş basmaya çalışıp, basamadığım gecelerin sabahında valizimi topladım. Dönüş o dönüş.

 

Dönmesine döndüm de düşünceler hala zihnimde.

Uzaklara dalıp gitmek için nedenim çok. Belki o nedenle ağlamamaya çalışıyorum…