Dünya’nın en önemli sorunlarından biri kuşkusuz çocuk işçi sorunudur. Çocuk işçi sorunu yoksul ülkelerde kölelik düzeyinde artarak sürmektedir. Bu önlenmesi gereken duruma dikkat çekebilmek için ve çareler üretebilmek için Birleşmiş Milletler(BM) 20 Kasım 1989 tarihinde ’ÇOCUK HAKLARI BİLDİRİSİNİ ONAYLAMIŞTIR.’Bugüne değin 193 ülke bu bildiriyi onaylamıştır. Ülkemizde bu bildiriyi onaylayan ülkelerden bir tanesidir.

                Çocuk hakları; Kanunen veya ahlaki olarak Dünya üzerindeki tüm çocukların, doğuştan sahip olduğu; Eğitim, sağlık, yaşama, barınma, fiziksel ve psikolojik veya cinsel sömürüye karşı korunma gibi hakların hepsini birden tanımlamakta kullanılan evrensel kavramdır.

                Dünya’da ilk ve tek çocuk bayramını parlamentosundan geçirerek resmi bayram olarak onaylayan ve 1929 tarihinden beri hala kutlayan ülkede Türkiye Cumhuriyetidir.1929 yılında kutlanacak bayram hazırlıkları yapılırken, Türk Ocağı derneği Türkiye’de şubeleri tarafından örgütlediği 4000 çocuk ile TBMM’den 9(Dokuz) maddelik talepte bulunmuştur.

                Çocukların TBMM’den istekleri; 1- Her çocuğa okul,2-Çocukları dövenlere ve işkence edenlere karşı yasa çıkarılması,3- Çocukların dilenmesini önleyen yasaların uygulanması,4-Sokakta yatan çocuklara çatı temini,5- Her çocuğa eşit gıda, sağlık ve hayat hakkı,6-Fakir zengin her çocuk için izci teşkilatı,7- Çocukların hamallığına yük taşımasına mani olunması, 8-Çocuk sinemaları açılsın,9-Kimsesiz çocuklar için yuvaların çoğalması. Bu taleplerin büyük çoğunluğu bugünde geçerlidir.

                Dünya’da yaklaşık 360 Milyon çocuk işçi vardır. Bu çocukların hemen hemen tamamı, yoksul ve eğitimsiz ülkelerde yaşamaktadır. Ülkemizde de DİSK-AR(Devrimci İşçi Sendikaları Araştırma Merkezi) verilerine göre 2013 yılı itibari ile 5-17 yaş arasında 8 Milyon 397 Bin çocuk işçi vardır.2013cyılında en az 59 çocuk iş kazalarında yaşamını yitirdi. AKP iktidarı döneminde çocuk işçi sayısı %50 oranında arttı. 4+4+4 eğitim yasası ile çocuk işçi yaşı 13 e indirildi.

                20 Kasım 2014 günü medya kuruluşlarının ortak dili Türkiye’de çocuk işçi sayısı bilinmiyor. Bilinmiyor, Çünkü devlet çocuk işçilik konusunun çözümü için çaba harcamıyor. Oysa Almanya’da uygulanan meslek eğitimi yasası uygulansa tüm çocuklarımız, devlet denetiminde meslek öğrenir hem de aile ekonomisine katkıda bulunur.

                Ülkemiz hormonlu bir şekilde büyüyor. Yani her geçen gün zengin daha zengin yoksul daha yoksul oluyor. Oysa ülkemizin büyümeye değil kalkınmaya gereksinimi vardır. Bu da, demokratik ortamda örgütlü çalışma koşullarının oluşması ile başlar. Üniversitelerin, sendikaların işyerlerini denetlediği, yaratılan artı değerin hakça bölüşüldüğü ortamlarda olur. Bunların oluşabilmesi için tüm çocuklarımıza dünya standartlarında eğitim verilmesi gerekmektedir.

                2003 yılından beri ülkemizde Japonya’dan fazla dolar milyarderimiz oldu. Buna karşılık, Kadına yönelik şiddet oranı adeta patladı, iş kazaları tavan yaptı, çocuk işçi sayısı bilinmiyor. İşsizlik oranı her geçen gün artıyor. Yoksul insanların sayısı asgari ücret nedeni ile her geçen gün artıyor. Fakat ülkemizi yönetenler, İmam hatip okullarını çoğaltıyor. Komşu ülkelerle sürtüşüyor. Hatta Dünya’ya çeki düzen vermeye kalkıyor.

                Özellikle çocuk hakları konusu merkezi hükümetin olduğu kadar yerel yönetimlerinde sorunudur. Bu konuda çocuklarını okula gönderemeyen yoksul ailelere yardım ederek çocukların eğitimi sağlanabilir. Kreşler açılarak, çocukların yanında annelerde eğitilebilir. Çalışmak zorunda kalan çocuklar için gerekli önlemler yerel yönetimler tarafından alınabilir. Çocuklar her ülkenin geleceğidir. Çocuklarımızı ruh ve beden sağlığını koruyarak yetiştirmeliyiz.

                Kuruluşunun altıncı yılında çocukların önemini kavrayıp sorunlarını dinleyen ve önemli bir günü çocuk bayramı olarak kutlayan bir ulusun, bugünkü olumsuz koşulu hak etmediğini ve de kısa sürede en dar zamanlarda olduğu gibi yine örgütlenerek demokratik ve kalıcı çözümler üretecektir.

                Çocuklarını ezik yetiştiren uluslar, hiçbir zaman onurlu ülke olamazlar