Evvelki  hafta yazımızın konusu siyasetteki karmaşa idi. Geçen Hafta ise “ Bu yol Yüce Yaratanın vahiy ettiği yol değildir” idi. Bu gün de,” Durun Bu Yollardan Gitmeyin” olacaktır. Ama önce biz kimleriz. Açıklayalım. Eyyyy….AKP yönetimi biz Türk’üz ve Türk milletiyiz. Türklüğümüz, sizin gönüllerimizden tabelalarımızdan söküp atabileceğiniz bir şey değildir.
Yüce Yaratan yüce peygamberimiz vasıtası ile bize gönderdiği emirleri alt alta ve 100. defa yazalım. Belki  vakit bulur okurlar ve frene basıp doğru yola, yani bilim yoluna gelirler diyerek
OKU
Beşikten mezara bilim OKU
Bilim Çin’de bile olsa gidip al
Komşun açken sen tok yatma.
 
Peki bu yazdıklarımızın özeti nedir. “ Doğuştan ölünceye kadar bilim okuyun, bilimi dünyanın neresinde görürseniz alın getirin.” Demektir. Yüce Müslümanlığın da özü budur. Ama geçen hafta da yazdığımız gibi; 14 Mayıs 1950 den bu yana yöneticilerimiz bir gün bile bu kurallara uymadılar. Gidiş o gidiştir ki gelecekte de uymayacaklar. Bunun böyle olacağını kendileri söylüyorlar. “ Durmak yok yola devam” “Kutlu yürüyüşe devam” gibi.  Ama geçen hafta yazdığımız gibi; Türk milletinin başından ve yönetiminden bu kurallara uymayanlar giderler. Tarihimizin ve de yakın tarihimizin gerçekleri bunlardır.. Padişahlarımız 1600 tarihinden sonra bu kurallara uymadılar SEVR ile gittiler.
14 Mayıs 1950 den sonra bir kısım seçilmiş demokrasi kahramanları da uymadılar sıra ile ya  gittiler ya da götürüldüler. 
Diyanet İşleri Başkanlığının Başına Müslümanlığı bilen bir bilim adamı neden getirilmez?
Şu Diyanet İşleri Başkanlığına bir türlü Kur ’ani Kerim’in istediği ve tanımladığı bir Müslüman getirilmemiştir NEDEN. Bun un tek bir nedeni vardır “ Türk milletinin  beşikten mezara bilim okuyan gerçek Müslümanlıktan uzaklaştırmaktır. “Neden bu kadar ağır yazdık. Bu gidiş Müslümanlığa uymuyor ve benzemiyor da ondan. Evimizden yani Çayyolu’ndan Ankara Merkeze doğru giderken yolda Diyanet işleri Başkanlığı+ Ahmet Hamdi Akseki camii + Bilkent üst geçidi köprüsü vardır. Bu köprünün üstünde Diyanet İşleri Başkanlığımız Müslümanlığı anlatan ve tüm insanları Müslümanlığa çağıran sözle asar. Bu ay şu iki söz asılmıştır.
Huzura davettir cami
Medeniyette beşiktir cami.
Evet ilk bakışta bir şey gözükmüyor ama yukarıda yazdığımız gibi Yüce yaratanın vahiy ettiği ve Yüce peygamberimizin de Hadis-i Şeriflerle süslediği Yüce Müslümanlığı yansıtıyor mu? Hayır. Cami bilindiği gibi Sünni Müslümanların  ibadet ritüellerini yerine getirdikleri “ Tanrı evi” olarak da bilinen özel bir binadır. Cami Alevi yurttaşlarımızı bile kapsamıyor. Acaba laik bir cumhuriyette insanların bir bölümünü ( Sadece Sünni Müslümanları) camiye davet etmek doğru mudur. Hayır. Ya nereye davet edelim? “Okula” ve  “ Doğuştan mezara kadar bilim okumaya” davet edelim. Biz ne yapıyoruz * Ama  kimse çakmasın diye de Cami ile yanlışımızı kapatmaya çalışıyoruz. NOKTA
Türk ve Türkiye Kelimeleri Hakkında
TTB ( Türk Tabipleri Birliği) TBB ( Türkiye Barolar Birliği.) kuruluşlarındaki Türk ve Türkiye kelimelerinin çıkarılması gündeme Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından getirilmiştir. Bu  talihsiz bir olaydır.  Umulur ki bu talihsiz yanlış ve insanlarımızı ayrıştırıcı hayalden vazgeçilir. Vazgeçmezlerse ben de onlara yardım olsun diye unutma olasılığı fazla bazı kurumları alt alta yazıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Türkiye Cumhurbaşkanı
Türkiye Cumhuriyeti  Hükumeti
Türk Silahlı Kuvvetleri
T.C. Anayasa Mahkemesi
Türkiye İş bankası vs. 
Dost acı söyler çünkü onun acı söylemekten başka bir cihazı ve teçhizatı yoktur.