Soru basit gibi duruyor. Ama, din konusunda tüm sorulara cevap veriyor.

Düşüncenin nerde oluştuğunun tarihi serüveni, sosyolojik olayları açıklamaya da yetiyor. Üç aşamadan geçtikten sonra, insanoğlu doğru sonuca ulaşabildi.

1. Düşünce kalpte oluşur, 2. Düşünce ruhta oluşur, 3. Düşünce beyinde oluşur.

1. Anik Mısırlılar ''Düşüncenin kalpte oluştuğunu'' zannediyordu. Etkileri bu güne kadar gelmiştir. ''Kötü kalpli adam, kalp ile aşık olmak, kalbim sızlıyor'' tabirlerinin gerisinde kalp ile düşünme yatıyor. Mısırlılar her şeyi kalbe bağlamışlardı.

Antik Mısır dinlerinin kökeninde de kalp ile sorumluluk var idi. Aslolan kalbin temiz olmasıydı. Sorgu Tanrısı '' Ölünün kalbini, kuş tüyü ile tartıyor. Kalp kuş tüyünden hafif ise aydınlıklar diyarına=cennete'' gönderiyordu. Mısır'daki kalp ile düşünüldüğüne ilişkin inanç daha sonra gelen din kitaplarına da girmiştir. Avesta, Tevrat , İncil ve Kuranda ''kalp ile düşünüldüğünü ve sorumlu tutulacağına ilişkin ayetler'' vardır. ''Kalbi kötü insan, kalbi temiz adam'' gibi söylemleri halen kullanıyoruz.

2. Düşüncenin ruhta oluştuğuna dair inancın sorumlusu Platon (Eflatun) dur. Milattan Önce 4. yüzyılda yaşamış Yunanlı Filozof Platon ''ölümsüzlüğü'' arıyordu. Platon insanın ölümsüz olamayacağını biliyordu. Ona göre ruh ölümsüzdü. Ruh ölümsüzlüğün egemen olduğu bir başka dünyadan (ahretten), buraya gelmiş ve insan bünyesine yerleşmişti. Geri gitmek için çabalıyordu. Geri gidebilmesi için bilgiye ihtiyacı vardı. Yeterli bilgiyi elde ettikten sonra, geldiği yere ölümsüzlüğün egemen olduğu mekana gidecekti.

Bu fikir Yahudi tarikatlarında 4 asır tartışıldı. Yahudilik bu dünya dini idi. Yahudi Rab ile anlaşmış. On emre uyacak, Rab da ona ''içinde bal ve süt akan bir memleketi= arzı mevudu'' verecekti. Ruhta nereden çıkıyordu.

Ancak Hz. İsa tüm Yahudi inancını alt üst etti. Hz. İsa''Benim Krallığım ebedi alemde'' diyor. Platonun felsefesini Yahudi Dinine monta ediyordu. Platonun, ruhun bilgi ile ölümsüzlükler diyarına gideceğine dair tezi yerini sorumluluk aldı. İyiler cennete gidecek ideası insanlar tarafından kabul gördü. Hz. İsa ile bilgi bir tarafa bırakıldı, bireysel sorumluluk ve insanın kendi kendini kontrol etmesine yönelik kurallar gelişti.

Daha sonra gelen Müslümanlık da ''Ruhun sorumluluğu'' üzerine kuruldu. İnsanlar ruh sayesinde ölümsüz olacaklarına inanıyor. Ebedi mutluluğun cennette gerçekleşeceğine kolay ikna oluyor. Platonik felsefe devam ediyor. Ancak 18. Yüzyıldan itibaren bir gerçek ortaya çıktı. Düşünce beyinde gerçekleşiyor.

3. Düşüncenin beyinde gerçekleştiğini ilk farkeden Tıp Doktorları olmuştur. Sadece düşünce değil, insan anatomisini de beyin kontrol ediyor. Kalp sadece bir pompa. Kanın vücutta dolaşımını sağlıyor. İlkel insanın, kalp ile düşünüldüğüne dair iddiası çürütüldü. Kalpteki hareketlerin nedeni ve sorumlusunun beyin olduğu anlaşıldı.

Beyin, tehlike anında böbrek ile kana adrenalin gönderiyor, kalp hızlı atıyor. Kan dolaşımı hızlanıyor. İlkel insan, kalpteki hareketleri fark etmişti. Düşüncenin kalpte olduğunu zannediyordu.

Düşüncenin beyinde oluştuğunun anlaşılması üzerine, ruh ile düşünme fikri de rafa kalktı. Platonik felsefe dönemini kapattı. Ancak IQ seviyesi düşük insanların egoları ''bilimsel kurallar ile'' ters düşüyor. Platonik felsefe şimdilik egemenliğini sürdürüyor. Gerçekte ise, ölüm beyinde gerçekleşiyor. Beyin ölümü, düşüncenin de ölümü anlamına geliyor.