Ekonomideki gelişme seviyesi eğitimin nitelik ve niceliğini belirliyor. Toplum sanayi üretim aşamasına geçince, din adamları ve aristokrasinin tekelindeki okuma-yazma bilgisi, toplumun geneline yaygınlaştı.
1800 lü yıllardan itibaren, makinelere ve kendine zarar vermemesi için işçilere okuma yazma öğretmek gerekiyordu. Ekonomi ilerledikçe, yeni meslekler ortaya çıktı. Bu mesleklerin talep ettiği eğitim sistemi de aynı hızla gelişti.
1789 Fransız Devrimi ile dini eğitimin önü kesildi. Toplumun genel talebi ise "dini eğitime yönelik" idi. Bunu gören Fransız aydını "laik eğitim" sistemini çocuk yaştan itibaren öğretmeyi tercih etti. Lise Eğitimi dediğimiz "Fransız Sistemi" kara Avrupasında tercih edilir oldu.
Frederic List ile Başlayan korumacı Alman ekonomisi hızla gelişiyordu. Ekonomik gelişmenin getirdiği "Teknisyen" talebi, Almanya'da Teknik Lise Eğitimini getirdi. Alman Teknik Liselerinde elektrik - mekanik ve diğer konularında "sanayinin talep ettiği bilgiler" öğretiliyordu. Teknik Lise eğitimi sanayinin talebini desteklemekle kalmıyor, sanayinin ilerlemesine ivme kazandırıyordu.
Cumhuriyet, Fransız Lise Eğitim Sistemini tercih etti. Sanayi olmadığı için, tarım ekonomisine yardımcı olmak amacıyla Teknik Eğitime ilişkin boşluğu "Köy Enstitüleri" ile doldurmaya çalıştı. Köy Enstitülerinin kaldırılmasıyla eğitim sistemi ekonomiden tamamen koptu.
Klasik Liseleri bitirenler teşvik amacıyla, memur olarak istihdam ediliyordu. Lise mezunlarına Askerlikte yedek subaylık veriliyordu. Ancak ortaya bir gerçek çıktı. Liseyi bitirenler "meslek sahibi" olamıyordu. Liseyi bitiren sayısı çoğaldıkça, devletin tercihi Üniversite mezunlarına yöneldi.
Ülkemizde her yıl 2 milyona yakın genç Liselerden mezun oluyor. Lise mezunları "mesleksiz olduklarını" fark ediyor. Meslek sahibi olmak amacıyla Üniversiteye girmeye çalışıyor. Talebi karşılamak amacıyla, Devlet sürekli Üniversite açıyor.
Açılan yeni üniversitelerin "yüksek Lise" olduğunu, talebeler mezun oldukları zaman anlıyor. Zira, üniversitelerin pek azı meslek kazandırıyor. Büyük çoğunluk "mesleksiz insan" üretmekten ve eğitim israfından başka bir işe yaramıyor.
Nitekim, mesleği olmayan üniversite mezunları iş bulamıyor. 100 üniversite mezunundan 42'si boşta geziyor. 38'i okuduğu branştan farklı ya da daha düşük eğitimi gerektiren işler ile uğraşıyor.