Fındık Karadeniz bölgesinin her şeyi denilir. Karadeniz engebeli, sarp ve dik yamaçlar içerisinde kalmış,dağınık bir yaşam ve yerleşmeyi kabullenmiş bölgemizdir.
Fındık der,yatar ve kalkar ve tüm yaşantısını o'na göre belirler.Borç ödemesini,düğün yapmayı,çocuklarını okutmayı hatta göç zamanı Fındık zamanıyla eşleştirir.
Bu günlerde başı yine fındık ile derttedir.Sezon başında,Fındık borsası açıldığında fiyat 12.00 tl ile ürünün pazara hazırlamaya çalıştı bir gün sonra ,50 krş,diğer gün 50 krş ve dörtüncü gün Fındık fiyatı 15.00 TL ile gözünü açtı.Dur bekle ve ürün hasadı devam ediyor,rekolte düşük ve ne olabilir derken ,Ürün 14.00 TL serbest piyasada fiyat gördü ve bekledi ..Ne olacak ,muhakka rekolte açıklanacak ve görüldüğü gibi önceki rekolte yok denildi ve Üretici beklemeye girdi.Manavlar tereddüt içerisinde kaldı.Manav demek ,üreticinin yanında on iki ay kalmak demek,gübre,ilaç, bahçeleme, yeğmiye ve harçlık ,yiyecek-barınma,kredi dönüşümü ve sıkıntılı anlarında el demek.Manav gücünü aşan biçimiyle kredi kullanan ve borçlanarak alacaklı hale gelmeye çalışan demek.Pazarı belirleyenlerin elinde oyuncak ve tüm kargaşa ve olumsuzlukların karşısında direnebilen olmak demek.Her yıl bir çok manav esnafının ,Vergi,stopaj,banka ve kredi faizleri ve üreticiye kaptırdığı maddiyeti(geri dönüşü ürün olmaz ise yok demek) ve Fabrikacının elinde oyuncak demek.Manav demek açlığın ve susuzluğun karşısında direnmek demek.Manavların içerisinde çürük çıkmaz mı ,çıkar elbette ki.Öyle ise, Manav bölgenin veli nimeti demek.
Bakanlar kurulu,İhracatçı,Ziraat odaları,Ticaret borsaları ve Yurt dışı belirleyen odakların alt ayağı olan manav ve onların beklentisi olan üretici derdine çareyi nereden bekler.İtalyan Cornobbio kasabasında toplanmış olan İtalya tarımcılar derneğinin ve Coldiretti firması Türk fındığında kanserolojen madde var diyerek ,tarım ürünleri içerisinde birinci sıraya yerleştirdi.Vay anasını dedik,birden firma ,İtalyan Tarımcılar Derneğine ve Türkiye 'deki firmalarına ateş püskürdük.Haklı mıyız ?sapına kadar haklıyız.
Tekelleşme ;Kapitalizmin bir ürünü ,Emperyalist sistemin en acımasız sömürü ,soygun aracı olmaya devam ediyor.Kapitalist sistem firma,fabrika,soygun ve talan-yalan biçimiyle devamını sağlamak için,Kendi uzantısı iktidarları oluşturmak,devamını sağlamak ve sömürüsüne devam etmek ister.Sömürü;üretim ve üretici güç olan insan ve üretim alanlarının daha çok kullanılması,üretim yaptırılması ve kendilerinin daha az emek harcamasıyla devam etmesine çalışır.İşte,bunun için;Karadeniz yöresi daha fazla ürün yetiştirecek ve daha az kar ederek ürününün devamını sağlayacaktır.Ürün yetiştirmek için;Bahçele(me),budama,ilaçlama,ot ve yabani cisimlerden arındırma,gübreleme,biçme ve hasada hazır hale getirmek suretiyle de toplanma,kurutma,patoz,çuval ve pazar ayağı gerekli olur.İlaçlama esnasında yabani ot ve böceklerden arınması gerekir.Bu aşamada üreticinin kolayına "Isırgan ilacı" denilen bir ilaç yetişir.Isırgan ilacı ABD Ordusu tarafından Vienam savaşında Vietkong 'lara karşı kullanılan ve Vietnam bitki örtüsünü yok eden" Agent Orange" isimli kimyasal bir maddedir.ABD'de Monsanto adlı bir firma tarafından imal edilir.Yine ayni firma Sirkinto éSakarin" adlı maddeyi Coca-cola için imal etmiş,1920'lerdeyse Polistren(Strafor) maddesini,1943-45 arasında Radyoaktif plutasyom zehirini icat eden,1944'lerde DDT olarak bilinen ve en zehirli kimyasal zehir olarak kabul gören éDioxsin"madde yine bu firmanın eseridir.Ve,1970'lerdeyse en etkin tarım zehirlerinden Glifost maddesinin RoundUp içeriğini tarım alanına ve insanlığın yok edilişine sunmuştur.
Dünya ve bazı bakanlıkların ürünlerde aşırı derecede tespit ettiği kanserolojen maddeyi,üreticilerimize ve tarım alanlarımıza kim teşvik ediyor ve çare olarak sunuyor..?
Teşhis yanlış yerde aranır ise,tedavi yanlış olmaya başlanmış demektir.Üreticilerimiz dostumuz olmaya devam edecektir.Zira,her birimiz üreticiyiz ve tarım işçisi,tarım alanlarının hizmet erleriyiz.Midelerimiz Tarım ile doyar ve çocuklarımız toprak ile beslenir .Çünkü bizler EMEKÇİYİZ...