İtalyan ressam Gentile Bellini, Padişah Fatih Sultan Mehmet'in daveti üzerine İstanbul'a gelmişti. Burada Fatih Sultan Mehmet'in 3 adet portresini yaptı. O portrelerden birisi Fatih'in vefatından sonra oğlu II. Beyazıd tarafından Galata'da açık artırmayla satıldı. Portreyi Venedikli bir tacir aldı. Oradan Londra'ya giden portre National Gallery'de yer alıyordu. O portre önceki gün açık artırma ile satışa çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, yaklaşık 6 milyon 500 TL ücretle portreyi satın aldı.

Şimdi öncelikle bu portrenin satın alma bedeli tartışılıyor. İnternette bir araştırma yaptım Beşiktaş Ulus semtindeki konutlar 5 milyon TL'den başlayarak çok daha yukarılara doğru tırmanıyor.  Bazı manevi değerler parayla pulla ölçülmez. Bu resim Fatih Sultan Mehmet'in dehasıyla, cesaretiyle, devlet adamlığıyla topraklarına kattığı İstanbul'a yakışırdı. İstanbul'da yaşayan insanlar, İstanbul'u görmeye gelen insanlar bu dünya güzeli kenti kendilerine bırakan büyük insanın portresini de görme hakkına sahiptirler.

Burada asıl sorgulanması gereken ödenen paranın miktarı değil bu tarihi eserin ülkemizde ve devletimizin elinde olmayışıdır. Tıpkı Berlin, Londra ve benzeri müzelerde bulunan ve Anadolu'nun bağrından çıkan paha biçilemez tarihi eserler gibi. Tarihin ve sanatın ne olduğunun bilincinde isek gereken bedel de ödenmelidir.

Sonuçta bu tarihi eserin İstanbul'a kazandırılmasını ben de birçok sanatçı gibi; "Kendi toplumun geçmişine, belleğine, o belleği şekillendiren önderliğine ve sanata verdiğin değere bir saygı duruşu" olarak değerlendiriyorum.          

Bu konuda Tarih Vakfı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ö. Alkan yaptığı açıklamada eserin alınmasının iki bakımdan önemine değiniyor. İlki hem Fatih Sultan Mehmet ve hem de ressam Belini'in dünya çapında tanınan ünlü yetenekler olarak birleştirilen bir yağlıboya tablonun Türkiye'ye kazandırılması,

İkincisi ise tasvirden ürkmeyen, çağını doğru okumuş, bir padişahla, bir yöneticiyle karşı karşıya olmamız. Prof. Dr. Alkan bu durumu: "Dolayısıyla bu, Türkiye tarihi açısından da sarayın sanata verdiği değer açısından da önemli bir tablo"  diye değerlendiriyor.

 

YAĞMA EDİLEN TARİHİ DEĞERLER

 

Fatih Sultan Mehmet'in portresinin yurtdışından getirilmesi bana yurt dışında bulunan topraklarımızdan çıkarılan değerli eserleri içimi sızlatarak anımsattı.

19. yüzyılda kadim uygarlıklara ev sahipliği yapan Mısır ve Anadolu toprakları Avrupa'dan gelen arkeologlar tarafından kazıldı buralardan çıkarılan dünya çapında ünlü eserlerin bazıları padişahtan izin alınarak, bazıları açıkça gizli ve hırsızlıkla bazıları da hediye edilmiş olarak yurt dışına götürülmüştü. Bu yağma Cumhuriyet döneminde son bulmuş ve kaçırılan tarihi eserlerin geri getirilmesi çalışmaları başlatılmıştır.

Bu değerleri tarihi eserler her yıl binlerce turist tarafından ziyaret ediliyor ve bizim topraklarımızdan çıkan eserlerden o müzelere milyonlar ödeniyor.

 

HALİKARNAS BALIKÇISININ MEKTUBU

 

Anadolu'nun bağrından çıkarılmış ama halen İngiltere'de bulunan "Halikarnas Mozolesi"nin bize geri verilmesi için Halikarnas Balıkçısı olarak da tanınan Cevat Şakir zamanın İngiltere Kraliçesi'ne bir mektup yazar ve; "Halikarnas Mozolesi'nin güzelliği ve yeri, Bodrum'un mavi göğü ve parlayan ışıkları altındadır. British Museum Müzesi'nin karanlık salonlarına yakışmamakta, bu nedenle geri getirilmeli, yerine konmalıdır" der.

Kraliçe mektubu müze müdürüne gönderir. Müze müdürü ise bu mektubu beklenmedik bir şekilde yanıtlar: "Hakikaten böyle bir sanat şaheserinin masmavi bir gök ve ışık altında daha da kıymet kazanacağı kararını verdik. Bu nedenle Halikarnas Mozolesi'nin bulunduğu salonun duvarlarını maviye boyatıyor ve ilave projektörlerle aydınlatıyoruz!"

Halikarnas Mozolesi'nin Bodrum'un mavi göğü ve parlayan ışıklarına yakışması gibi,

Fatih Sultan Mehmet Han'ın portresi de bize ve güzel ülkemize yakışır.