Fındıkta alan bazlı desteğin devam etmesi halinde başımıza nelerin geleceğini, daha doğrusu gelmeye başladığını bir kaç satır ile hatırlattık diye, neredeyse bizi Doğu Karadeniz üreticisine ihanet eden hain ilan edecekler.

*

İsteyen istediğini söylesin. Benimkisi "başka hesaplar" yani, siyasi ve kişisel çıkar hesapları üzerine kurulmuş, kurgulanmış bir tavır değil. "Görünen köy kılavuz istemez" misali gidişat ta ortada, rakamlar da ortada.

Bahçelerin durumunu da her yeri gezip görüyorum. Yetmedi Trabzon Ticaret Borsası'nın önderliğinde bir çabanın içine girdik, yırtınıp duruyorum.

Neredeyse her gün artık  ocak şeklinde değil, sıralı ve tek dal yöntemiyle fidan dikiyorum.  Kendine ziraatçı diyenler ise beni, bizi seyrediyor. Sadece lâf üretiyorlar. Ama kabahat onlarda değil, benim meslektaşlarımda..

*

"Ayinesi iştir kişinin lâfına bakılmaz" gerçeğini bir kenara koyarak bunların yaptıklarını değil, söylediklerini sayfalara, ekranlara taşıyıp duruyorlar. 3-5 gün bunları bir kenara koyun, bunlardan hiç haber yapmayın bakın, neler oluyor? Ellerine bizim gibi kazmayı küreği almıyorlar mı? Tarlaya dalmıyorlar mı?  Örnek bahçeler oluşturmuyorlar mı?

*

Etrafımda olup bitene akıl gözüyle bakıyorum. Gelecekteki ahvalimizi az buçuk tahmin ediyorum. Hiç iyi değil. Allah'ın Kur'an-ı Kerim'de "En büyük ibadettir" ile "çalışın" buyruğunu unutup, tamamen tembelleştirme üzerine kurgulanmış bir sistem. Ve bu sistemi ne hazindir ki, ziraat odalarından tutun da devletin tarım ile ilgili bakanına kadar yüksekteki ekabir takımı savunuyor, teşvik ediyor.

Oysa, gerekli düzenlemeler yapılıp, hak eden yerlere teşvikler ve destekler uygulanacak bir sistem belirlense yok mu?

Tut tutabilirsen Türkiye'yi..

Ama böyle mantık ile çok değil, 10-15 yıl sonra Türkiye önünde koşan başka fındıkçı ülkelerin arkasına takılacaktır. Gerçek bu kadar nettir.

21 KASIM 2014 SATIR ARASI