Geçen hafta Trabzon, Rize, Artvin’i kapsayan turla turistik bir geziye gittik. Gezimizin ilk durağı Artvin’di; sabah kahvaltımızı da burada yaptık. Artvin vadinin yamacına kurulu bir il, 25 bin dolaylarında nüfusu var. Artvin’in bulunduğu bölge barajların bulunduğu bir bölge; Artvin’in tabanından Çoruh nehri akıyor. Debisi oldukça fazla; kahvaltıdan sonra Sıtkı Kahvecioğlu Vakfı tarafından yapılan yaklaşık 1200 metre kare bir alanın kenarlarına duvar yaparak elde edilmiş düz bir alan; üzerinde bir gazino; ve gazinonun   üzerinde ise Atatürk’ün Kocatepe’deki çekilmiş resminin anıt olarak yapılmışı koyulmuş; ve son derece güzel olmuş. Burası Artvin’in seyir terası durumunda; yalnız ulaşımı biraz zor çünkü küçük otobüsler bile bazı virajlarda geri gelip viraj yönünde yöneliş yapmadan gidemiyorlar. Hopa Artvin yolu  gidiş geliş iki şeritli; yolu güzel. Borçka barajının göl alanı da oldukça büyük; sonra Borçkaya geri gelip buradan minibüslerle  görmeye gideceğimiz Karagöl’e hareket ettik. Karagöl Borçka’dan29 km uzaklıkta yaklaşık 23 km si asfalt; bu yoldan büyük otobüsler gidemiyorlar; Karagöl'e minibüslerle gidiliyor; ve minibüsler bu işi oldukça iyi yapıyorlar. Yolun yaklaşık 4 km si 6x6 kesme taşla düşenmiş; yaklaşık 2 kmsi de yine aynı taşla döşenmiş ama, bu 2 km lik kısım oldukça dar; ve iki küçük araç yan yana geçerken biri beklemek durumunda; bence buralarda asfalt kısımda olduğu gibi genişletilmeli; bu güvenlik içinde gerekli çünkü bölgede  zaman zaman  heyelan oluyor. Karagöl Yaklaşık 200 metre boyunda 100 metre eninde ormanlık alanda bir doğa harikası; Karagöl'de piknik için alan var ayrıca kafeteryada mevcut.
      Sonrasında Pazar İlçesine gelerek buradan fırtına deresinin kenarından Ayder yaylasına çıktık. Yol Pazardan yaklaşık 45 dakika sürüyor. Fırtına deresi rafting sporu için çok uygun; ve zaman zaman rafting yapılıyor. Fırtına deresinde HES yok; Çünkü çevreciler haklı olarak buraya hes  yaptırmıyorlar. Ayder’in yolu güzel; büyük otobüs gidiyor. Ayder'in  içinde de  cadde oldukça geniş tanzim ettiklerinden trafik sıkışmıyor; oteller, moteller, pansiyonlar hepsi ağaçtan yapılmış; ve iyi tanzim edilmiş görünüyorlar. Ayder yer altı sıcak suyu  olan bir yayla, şöhretini de buradan alıyor; buradaki sıcak su fıtık v.b. gibi birçok hastalığa iyi geliyor. Rize’de Çaykurun ‘Atatürk Çay ve Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsüne’ gittik; burası aynı zamanda küçük bir botanik parkı; bu parkda oldukça iyi tanzim edilmiş. Daha sonra Of İlçesine geldik; buradan Uzungöl'e çıktık yol yaklaşık 45 dakika sürüyor. Of’tan itibaren yol yaklaşık Çaykara İlçesi yönüne 10 km bölünmüş. Uzungöl’e büyük otobüslerde çıkıyor. Uzungöl’de üç adet göl var bunlardan ilki Uzungöl; 2 ve 3 göl Uzungöl'ün arkasında yapay olarak düzenlenmiş; 2 ci ve 3üncü gölün yakınında binalaşma yok; bu durum buranın güzelliğini artırıyor. Uzungöl özellikle arap turistlerin geldiği bir yer. Binalar ağaçtan yapılmış güzel tanzim edilmiş restaurantlar, kafeteryalar, oteller, moteller var.
       Sürmene’ye geldik ve hemen çay fabrikasını ziyaret ettik; çayın nasıl demleneceğini öğrendikten sonra yaş çay yaprağının nasıl çaya dönüştüğünü üretim aşamasında gördük. Üretilen çaylar hemen piyasaya verilmiyor; yaklaşık altı ay dinlendirildikten sonra  satışa sunuluyor. Daha sonra Trabzon’a geldik ve Atatürk’ün Köşkünü gezdik. Köşk yaklaşık 2 dekarlık bir alanın içinde Bahçesi oldukça iyi tanzim edilmiş; görsel anlamda bakımlı. Sonrasında Trabzon’un Ordu tarafında Sera Gölünü gördük. Göl heyalan oluşumu sonucu; heyalanın suyun akım yolunu kapatarak oluşmuş bir göl; epeyce büyük;  içinde  turizme  dönük su üzerinde giden araçlar çalışıyor. Buradanda Akçaabat’a  geldik; Akçaabat’a gelinirde Akçaabat köftesi yemeden gidilir mi; köftemizi yedik ve Ordu’ya gelmek üzere yolumuza  koyulduk.