Eskişehir Halk Sağlığı Müdürlüğü Diyetisyeni Nuri Caner Arıbakır, 22 Mayıs Avrupa Obezite Günü ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Diyetisyen Arıbakır, tüm dünyada hızla artan obezitenin yaşam kalitesini düşüren çok faktörlü kronik bir hastalık olduğunu belirtti. Aşırı ve yanlış beslenme ve fiziksel aktivite yetersizliğinin obezitenin en önemli nedenleri olarak kabul edildiğini ifade eden Arıbakır, “Beslenme tarzındaki değişiklikler ve fiziksel hareket azlığı bir araya geldiğinde şişmanlık (obezite) görülme sıklığını arttırmaktadır. Gelişen teknoloji aynı zamanda insanların beslenme alışkanlıklarını da olumsuz yönde etkilemektedir. Obezite, vücudun yağ miktarının fazlalaşmasıdır ve sıklıkla nedeni kişinin harcadığından daha fazla enerji sağlayan yiyeceklerden yemesidir. Obezite ile mücadele pek çok hastalıkla mücadele demektir. Çünkü obezite kalp-damar hastalıkları, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, solunum sistemi hastalıkları, kas-iskelet sistemi hastalıkları gibi sağlık sorunlarının oluşmasına neden olmakta, yaşam kalitesini ve süresini olumsuz yönde etkilemektedir” ifadelerini kullandı.
En büyük sağlık sorunlarından biri olan obezitenin önlenmesinde devlete ve bireylere farklı sorumluluklar düştüğünü de aktaran Arıbakan, şöyle devam etti:
“Devlet, obezite mücadeleye yönelik etkin, yaygın ve yararlanılabilir olanaklar sağlamalı, birey ve toplumu sağlıklı bir yaşam tarzına teşvik edecek ve sağlıklı yaşamı destekleyecek programlar oluşturmalıdır. Özellikle koruyucu sağlık hizmetlerine gereken önem verilmeli, kişilere sağlıklı beslenme ve hareketli yaşam konusunda bilgi ve danışmanlığın verilmesi sağlanmalıdır. Bireyler ise bu olanak ve programlardan yararlanmalı, sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenmeye özen göstermelidirler. Kalorisi az, posa ve su miktarı fazla olan sebze, meyve ve kepekli tahıl ürünlerinin tüketimi arttırılmalı, fazla miktarda enerji içeren bol karbonhidratlı, yağlı yiyeceklerin tüketimi azaltılmalıdır. Hazır, katkı maddeli gıdalardan uzak durulmalı, ev yapımı doğal yiyecekler tercih edilmelidir. Özellikle cips, kola, asitli içecekler, hazır, şekerli gıdalar tüketilmemelidir. Ayrıca bireyler yeterli fiziksel hareket alışkanlığı kazanmalı, fiziksel aktivitenin arttırılması (özellikle yürüme) ve daha aktif bir yaşam şekli benimsemelidirler. Örneğin asansör yerine yürüyerek merdivenleri çıkmak, arabayı iş yerinden biraz daha ileriye park etmek, uzun süre oturularak çalışılan ortamlarda aralıklarla hareket etmek gibi. Ayrıca günde 20-30 dakikalık tempolu yürüyüş gibi düzenli ritmik egzersizler birçok yetişkinde fiziksel aktivite gereksinimini karşılayabilmektedir. Bu nedenle, günlük beslenme alışkanlıklarının sağlıklı yöne kaydırılması, fiziksel aktivite düzeyinin yükseltilmesi ve diğer sağlıklı hayat alışkanlıklarının kazandırılması gerek önleme gerekse tedavide önem taşımaktadır.”
Kaynak: iha