Emekli emniyet müdürü Hakan Kırmacı röportajı -2

Ordu Yorum/Hasan Özata/Özel Röportaj

“Bizi saatle oyaladılar, "alt tarafı saat! Onu da mı hediye almasın kardeşim!", dedirttiler. Ben mesleki yıpranmayla birlikte yaklaşık otuz sekiz yıl çalışmıştım ve yetmiş sekiz bin lira emeklilik ikramiyesi aldım.”

“Sadece sit alanındaki bazı arsaların imara açılması ve inşaatlara ruhsat verilmesinin bedeli bir milyon beş yüz bin dolardır. Marmaray kazılarında meydana çıkan tarihi eserlerin, el altından satıldığı iddiası da dosyada mevcuttur.”

“Rüşvet trafiğinde o paracıkları taşımak zorunda kalan kişinin aldığı meblağ, senin-benim 2 yıllık gelirimizden fazla: 35 bin dolar. Bu meblağı bir defada alıyor. Daha sonra da, kolaylık olsun diye, maaşa bağlanıyor bu mukaddes kuryelik hizmetlisi.”



BU YOLSUZLUK KONUSUYLA İLGİLİ BAŞKA BİR KURUMUN DA, TEYİT EDER VE DURUMU BİR ÇEŞİT HABER VEREN NOTU DA VARDI.


Çok güzel, doğru.

18 Nisan 2013 tarihinde ülkemizin en üst istihbarat birimi de yolsuzluğu, tarafları ve yöntemi, hatta açığa çıkması halinde neler olabileceğini icranın en üstüne arz etmiştir.

Demek ki; kamu gücüyle hareket eden başka bir kurumumuz da, yolsuzluk yapanları bilmektedir ve 3 sayfalık bir notu, hazırlamışlardır. Paralellik- benzerlik var, polisin çalışmasıyla anlayacağınız.

Bir yanda: gelir getirici birçok suçu işlemek, bu geliri türlü yol ve yöntemlerle ak’lamak. Kaçak ve yarı resmi yollardan ülkeye kayıtsız altın ve para sokmak; bu işlerle ilgili rüşvet dağıtmak, fuhşa aracılık etmek, başka işlemler için de yine rüşvet vermek.

3 tanecik örnek vereyim.

Birincisi: Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığına girebilmek için 1 milyon dolar rüşvet.

İkincisi:  Bir ilçe emniyet müdür yardımcısının bir şehrimizden, başka bir şehre tayin edilmesi için 400 bin dolar rüşvet vermek- almak.

Üçüncüsü ise: İstanbul trafiğinde durdurulmamak ve 1 polis memuru tarafından korunma kararı için, verilen meblağı söylemeyeyim artık. Merak edenler, internet ortamında bu ayrıntıları çok rahatlıkla bulup, okuyabilirler.

Rüşveti vereni artık tahmin ediyorsunuzdur. Bil(e)meyenlere de tebessüm mü etsem?

Yukarıdaki rüşvet trafiğinde o paracıkları taşımak zorunda kalan (öncesinde –sonrasında da taşımaya devam eden) kişinin aldığı meblağ, senin-benim 2 yıllık gelirimizden fazla: 35 bin dolar. Bu meblağı bir defada alıyor. Daha sonra da, kolaylık olsun diye, maaşa bağlanıyor bu mukaddes kuryelik hizmetlisi.


AMA HEDİYE EDİLEN SAATTEN BAHSETMİYORSUNUZ. O KİŞİNİN BU SÜREÇTE DAHLİ NE?


Bakınız, o devlet büyüğümüz,  sadece bu dosyada tespit edildiği kadarıyla 28 kez para almıştır.

Takipsizlik verilen dosyanın dediğine göre, toplam: Otuz dört milyon Avro’dur. Ve yine o dosyaya göre, o saatin değeri yedi yüz bin lira değildir. Tam tamına bir milyon dört yüz bin liradır. Bu para miktarlarını rakamlarla değil de, harflerle yazarsanız, anlaşılma ihtimali daha yüksek olacaktır.

Bizi saatle oyaladılar, "alt tarafı saat! Onu da mı hediye almasın kardeşim!", dedirttiler. Ben mesleki yıpranmayla birlikte yaklaşık otuz sekiz yıl çalışmıştım ve yetmiş sekiz bin lira emeklilik ikramiyesi aldım. Bunu da harflerle yazın ki hafızalarımız daha doğru alsın, okurken.

Sanırım otuz dört milyon Avro’ya, kutulama yapan kişinin aldığı miktar da dahildir, hafızam beni yanıltmıyorsa. Ki bu rüşvet karşılığında, göz yumulan, tahsil edilmeyen, verilen miktarlar havsalamızın almakta zorlanacağı miktarlar. Bir hesapla 150 milyon dolar diyorlar. Tabii dönmeyecek krediler hariç! Servetlerine servet katılanlar belli de ki onlar hukuken şimdilik aklandılar, masumlar. Ve esasında da öyledirler. Bir an için saflığımıza verelim ve kabullenelim bu durumu.

Peki, giden paralar kimden gitti? Giden para kime aitti? Bu paraların asıl sahibi zarar görmedi mi? Neydi bankanın adı? Cevabı aslında bankanın adında.


BİR DE MAKARACI BİR KİŞİ VARDI! NEYDİ ONUN POZİSYONU? O NE YAPTI Kİ?


Medyaya yaptığı müdahaleler hizmeti karşılığı, beş yüz bin dolar, “İkinci evimiz” denilen komşu ülke işlerini kolaylaştırmak için bir banka açılması prosedürlerini takip etmek ve sonuçlandırmak için, beş yüz bin dolar daha, vatandaşlığa kabul işlemlerini takip etmek için, yine beş yüz bin dolar. Bu dediklerim takipsizliğe layık görülen tahkikat dosyasında var. Telefon görüşmeleri, takip raporları, fotoğraflamalar. Hepsi birbirini teyit eder vaziyette.


BİR DE BU MİLLETİ VE VATANI RAHATLATMAK İÇİN SAYIN BAŞBAKAN’IN İSTİFA ETMESİ GEREKTİĞİNE İNANDIĞINI YAZILI VE SÖZLÜ OLARAK AÇIKLAYAN VE SONRASINDA DA BU BEYANINI GERİ ÇEKEN KİŞİ VARDI.



Kastettiğiniz kurumun en üst yöneticisi ve İstanbul’da yine bu operasyonda gözaltına alınan ilçe belediye başkanın da konu olduğu miktarın tespiti varsa, ben fark etmedim demektir.

Ama şunları net hatırlıyorum:

Sadece sit alanındaki bazı arsaların imara açılması ve inşaatlara ruhsat verilmesinin bedeli bir milyon beş yüz bin dolardır. Marmaray kazılarında meydana çıkan tarihi eserlerin, el altından satıldığı iddiası da dosyada mevcuttur.Devamı Yarın
Editör: Haber Merkezi