1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü Ordu’da Cumhuriyet Meydanı’nda kutlandı. Tören alanına gelen sendikalar ve işçi örgütleri sloganlar atarak işçi bayramını kutladı.

 

Törende konuşan KESK Dönem Sözcüsü Eğitim Sen Şube Başkanı Sezgin Yılmaz, işsizliğe vurgu yaparak; “ Ülkemizin adım adım içine itildiği ekonomik, siyasal, toplumsal bunalım gittikçe derinleşiyor; hayatımızın her hücresine nüfuz eden bir ekonomik kriz ile karşı karşıyayız. Ülkemizi her alanda dışa bağımlı hale getiren, emek sömürüsünü den deştiren, güvencesizleşmeyi, özelleştirmeleri dayatan neoliberal politikalarda ısrar kapitalizmin küresel krizini çok daha ağır hissetmemize neden oluyor. Bugün ise 1980 askeri darbesi ile hayata geçirilen ülkeyi ucuz emek cennetine çevirerek uluslararası mali sermayenin yağmasına açan, tamamen borçlanmaya, dış finansmana, ranta, spekülasyona, betonlaşmaya dayalı bu ekonomik model hızla çöküyor. Cumhuriyet tarihinin en yüksek işsizlik oranları ile karşı karşıyayız. İş bulmak, ucuz gıdaya erişmek için uzayan kuyruklarda beklemek zorunda bırakılıyoruz. İğneden ipliğe her şeye zam geldiği, en temel ihtiyaç maddelerinin aşırı pahalandığı koşullarda enflasyonla mücadele etmeyi değil, krizin etkilerini yerel seçim sonrasına bırakmayı tercih ettiler.” dedi.

 

Ülkenin dışa bağımlı hale geldiğini vurgulayan Yılmaz, “Ülkenin stratejik işletmelerini, fabrikalarını birkaç yıllık kârı karşılığında, arazileri ile birlikte satıp çalışanları işsiz bıraktılar. Şekerden, tütüne, enerjiden kağıda, etten samana ülkeyi dışarıya bağımlı hale getirdiler. Güvencesiz-sözleşmeli-taşeron çalışmayı yaygınlaştırdılar, işçi cinayetlerinin önünü sonuna kadar açtılar. İşyerlerini mezarlığa çevirdiler. Az personelle, çok iş yapma adı altında modern köleliği getirdiler. İş yükümüzü artıran, iş barışını bozan performans sistemini-kuralsız-esnek çalışmayı tüm kamuya yaydılar. Güvencesizliğin, krizin, ihraçların en çok etkilediği kadınlar güvencesiz istihdam biçimlerine mahkûm edilmek istendi; kadını eve, geleneksel toplumsal cinsiyet rollerine hapsedecek, çalışma yaşamından çekecek düzenlemelere gidildi. Kadına yönelik her tür şiddet, çocuk istismarı bu gerici, ataerkil, capitalist işbirliği düzeninde daha da arttı. Çalışırken yaşadığımız ücret ve hak kayıpları, itildiğimiz sefalet koşulları emeklilikte daha da derinleşti. Çocuk yaşta çalışmak zorunda kalanların hakkı olan emeklilik yasalarla yaşa takıldı; emekli yaşı yükseltildi, aylık bağlama oranları düşürüldü, açlık sınırında bir yaşam dayatıldı. Şimdi de zorunlu Bireysel Emeklilik sistemi ile bu sefaleti gölgelemenin peşindeler.” diye konuştu.

“Emekten yana, laik, demokratik, barış içinde bir düzende eşit ve özgürce yaşamak istiyoruz.” diyen Yılmaz, şöyle devam etti: “ Bunun için; Ekonomik krizin faturasını onu yaratan %1 ödesin, Emek sömürüsü son bulsun. Herkes güvenceli iş ve güvenli gelecek hakkına, onurlu insanca yaşanacak ücret ve çalışma koşullarına sahip olsun. Sendikal hak ve özgürlüklerin, hak arama yollarının önünün açıldığı, grev ve toplu pazarlık hakkının tanındığı bir emek düzeni oluşsun. Cinsiyetinden, kimliğinden, inancından dolayı kimsenin ayrımcılığa uğramadığı eşit yurttaşlık sağlansın Diye mücadelemize yılmadan, yorulmadan devam edeceğiz. Çünkü bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgası! İş güvencemize dokundurtmayacağız. Kıdem tazminatının fona devredilerek ortadan kaldırılmasına izin vermeyeceğiz. İhraçlara karşı mutlaka kazanacağız, geri döneceğiz.” Ordu Yorum/Kerim Gültaş

 

 

Editör: Haber Merkezi