Mesajda şunlar belirtildi: "Hayatın her alanından seçimleri yapabilme özgürlüğü kısıtlı olan kadının seçme ve seçilme hakkını kullanması güçleştirilmiştir. Kendi hayat ve gelecekleri ile ilgili karar vermede yeterince özgür olmayan, bireysel kararları baskılanan kadınların siyasal katılımda seçme hakkının kullanılması yanında, seçilme hakkının hayata geçmesi gerekmektedir. Günümüz dünyasında kadınların birçok hakkı yeni kazandığı örneklerle ve hatta kadının insan olup olmadığı tartışmasında yaşanan ülkelerle karşılaşmaktayız. Biz ülke olarak hep birlikte bu hakları önce kazanmanın gururunu yaşamanın ötesi geçmek ve kazanımlarımızı hayata geçirme ödevimizi gerçekleştirmek zorundayız. İstatistiki veriler övündüğümüz yasal düzenlemeye uzak bir somut gerçeklik yansıtmaktadır.

TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) verileri göstermektedir ki; 
*2014 yılı yerel seçimlerinde Belediye Başkanı % 2,9 Belediye Meclis Üyesi % 10,7 İl Genel Meclis Üyesi % 4,8 Köy Muhtarı % 0,3 Köy İhtiyar Heyeti % 1,2 Mahalle Muhtarı % 2,0 Mahalle İhtiyar Heyeti % 2,5 oranından kadınlar seçilmiştir. 2017 Yılı Genel Seçimlerde 2016 yılında % 14,7 olan millet vekili oranı 2017 yılından yapılan seçim sonrasında % 13,9 olmuştur. Yine Genel Seçimler sonrasında bakanların yalnızca % 7,4 ‘ü kadınlardan, % 92,6 ‘sı erkeklerden oluşmaktadır. *TÜİK Hane Halkı İşgücü araştırmasına göre 2017 yılında yönetici statüsündeki kadın oranı % 17,3 ‘tür. TÜİK verilerine göre cinsiyete göre kadın polis oranı % 6,3 iken erkek polis oranı ise % 93,7’dir. TÜİK verilerine göre cinsiyete göre kadın hakim oranı 2007 yılında % 28,2 iken 2017 yılında % 40 lara ulaşmıştır.

Bu verilen açıkça göstermektedir ki , kadınların her ne kadar seçme ve seçilme hakkı elde edişinden uzun yıllar geçmiş olsa dahi , ülkede uygulanan politikalar ile günümüze dek , kadının seçme ve seçilme hakkının kullanmasına mani olunmuştur. Bilindiği üzere toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında demokratik ülkeler ‘kota’ uygulamakta, siyasi partiler ise bu uygulamayı tam olarak yerine getirmemektedir. Yerel yönetimlerde isimleri nerdeyse anılmamakta, milletvekili aday listelerinde kadın aday çoğu zaman bulunmamakta ya da son sıralarda kadın adaylara yer verilmektedir. Eğitim durumu, sosyo - ekonomik durumu aynı ya da benzer bireyler arasında tercihin kadından yana olmadığı acı bir toplumsal gerçekliktir. Bu ülke nüfusunun yarısı kadınlardan oluşmaktadır. Ve ancak görüldüğü üzere kadınların yerel ve genel seçimlerde, yöneticilik kadrolarında oldukça düşük oranlarda yer aldığı, cinsiyete göre hukuk alanında hakim sayısında artışın sevindirici olduğu verilerde yer almıştır. Yerel seçimlerin yaklaştığı günlerde, kadın adayların bu anlamda siyasi partilerce salt kadın olmalarından kaynaklı olarak engellenmesinin önüne geçilmesi ve kadrolarda yer almalarının gerektiği; adayların belirlenmesinde demokratik , çağdaş, liyakata dayalı ve özgürlük çerçevesinde değerlendirme yapılması hususunda tüm siyasi partilere çağrıda bulunuyoruz. Kadının yerinin neresi olacağının belirleyicisi salt kadın olmalıdır.

Ordu Barosu Kadın Hakları Komisyonu olarak hak mücadelesini sürdüreceğimizi, seçme ve seçilme hakkının uluslararası düzeyde temel insan haklarından olduğu ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından 1985 yılında imzalanan Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesine Dair Sözleşme (CEDAW ) gereğince eşit temsilin sağlanması hususunda yapılanların takipçisi olacağımız basın ve kamuoyuna duyurulur." Haber Merkezi

 

Editör: Haber Merkezi