“Sınav tarihlerinin, öğrencilerin üstün yararı ve aynı zamanda da öğrenciler, eğitim ve bilim emekçilerinin sağlığı gözetilerek planlanması gerekirdi.” diyen Sezgin Yılmaz, şöyle konuştu: Ancak, siyasi iktidarın öncelikleri ile eğitimcilerin, öğrencilerin ve velilerin önceliklerinin aynı olmadığı görülmektedir. Sınavların Haziran ayı içerisinde yapılması kararının alınması, siyasi iktidarın insan ekonomik öncelikleri insan sağlığına tercih ettiğini bir kez daha göstermiştir. Bu kararın, yaşanan ekonomik krizin etkilerinin emekçiler açısından hafifletilmesine katkısının olmayacağının bilinmesi gerekir. Dünya genelinde ve ülkemizde bir ekonomik kriz yaşanmaktadır ve buna karşı acil önlemler  alınması gerekmektedir. Ancak, söz konusu krizden sermaye çevrelerinin çıkarlarını koruyan; krizin tüm yükünü emekçiler başta olmak üzere geniş toplumsal kesimlerin üzerine yıkan politikalar ve uygulamalarla çıkılması mümkün değildir. Buradan çıkış için atılacak ilk adım, devletin sosyal sorumlulukları ve görevlerini yerine getirmesi olmalıdır. En önemli olan konu ise, uygulanan ekonomik politikaların emekçilerin ve halkın yararına olacak şekilde yeniden kurgulanmasıdır. Vergide adaletin sağlanması ve desteklenmesi gereken kesimlerin kamu kaynakları ile desteklenmesi yine yapılması gerekenler arasındadır. Krizle ilgili gerçekçi adımlar atmak yerine, kısa vadede turizm gelirlerinin artması için sınavları öne almak siyasi iktidarın tercihlerini bir kez daha ortaya koymaktadır.”


Yapılan tercih ve alınan kararın öğrencilerimizin eğitim hakkı ve geleceğinden yana olmadoğını belirten Yılmaz; “Yapılan tercih öğrencilerimizin, eğitim ve bilim emekçilerinin sağlığından yana değildir. Yapılan tercih uzaktan eğitime erişimi olmayan yoksul öğrencilerden yana değildir.

 Yapılan tercih sınav kaygısı yaşayan öğrencilerimizden yana değildir.

Yapılan tercih eğitim aracılığıyla yaşamını belirlemeye çalışan öğrencilerimizden yana değildir. Yapılan tercih çocukların iyi bir geleceği olması için çırpınan velilerimizden yana değildir. Eğitim Sen olarak, uzun vadede standartlaşmış merkezi sınavların kaldırılmasını, kısa vadede de  MEB ve YÖK’ün alınan kararları gözden geçirmesini ve yaşadığımız dönemin gerçekliğine uygun şekilde yeniden bir planlama yapması gerektiğini düşünmekteyiz. Öğrencilerimizin geleceğini belirleyecek bu sınavların, salgın tehdidinin tamamen ortadan kalktığı bilim insanları tarafından açıklanana dek yapılmaması gerekmektedir. Öğrencilerimizin eğitim hakkı için verilecek mücadele aynı zamanda ortak geleceğimiz içindir. Geleceğimize sahip çıkmayı sürdüreceğiz.” dedi. Haber Merkezi



Editör: Haber Merkezi