·         Ak Parti Ordu Milletvekili iken İçişleri Bakanı olarak görev yapan ve daha sonra istifa eden Ordu Bağımsız Milletvekili İ.Naim Şahin bakanlık görevinden Abdullah Öcalan istediği için alındığını ileri sürdü.

 

Roboski olayının yaşandığı dönemin İçişleri Bakanı, MİLAD Partisi Eş Genel Başkanı İdris Naim Şahin, “Benim görevden alınmam konusu çok gizli ve anlaşılmaz değil. Öcalan’ın ‘Faşist bakan görevden aldırılmıştır’ ifadesi, Öcalan’ın Ada’da koğuş arkadaşıyla yaptığı konuşmanın tespiti ve deşifresi olarak internette duruyor” dedi. Şahin, “Yaşanan terör olaylarında, KCK yapılanmasının içinde, KCK’da devletin örgüt üyesi olarak tespit edip, yargılayıp, hapse gönderdiklerinin içerisinde, önemli sayıda, onlarla ifade edeceğimiz, belki de yüzü aşkın, sonradan Milli İstihbarat’ın elemanı veya ajanı olduğunun tarafımıza bildirildiği kişiler çıktı” diye konuştu. Şahin, “İstanbul’da benim dönemimde değil, 2010’da gerçekleşen bir olaydı. Küçükçekmece’de otobüse molotof kokteyli atılması sonucunda 18 yaşındaki Serap Eser kızımız hayatını kaybetmişti. Otobüse molotofkokteyli atarak, otobüsü kundaklayan kişilerin ne yazık ki istihbarat elemanı olduğu bilgisini edindim. Aynı zamanda istihbarat elemanıydılar” ifadelerini kullandı.

 

Ne var Oslo’da bu kadar önemli olan?

 

Bu mutabakatlar çerçevesinde, basına da, kamuoyuna da yansıyan, “Beğenmediğiniz vali, beğenmediğiniz savcı, beğenmediğiniz emniyet müdürü varsa, söyleyin hemen değiştirelim” boşboğazlığı, teslimiyeti veya sorumsuzluğu vardı. Devleti temsilen giden heyette bulunan bir yetkili, kamuoyuna yansıyan şekliyle –ki doğrudur- “Beğenmediğiniz kim var, bildirin, biz gereğini yapalım” diyebilmiş. Kamuoyuna kısmen yansıyan, çok da yankı bulmayan başka bir şey var Oslo’da. Terörle, PKK ile, PKK’nın ortak hareket ettiği başta

 

Yetkililere söyledim

 

Bu iddiayı, bakan olduğum dönemde bilmesi gerekenlerle ve cevaplaması gerekenlerle paylaştım. Bu haberin terörle mücadele eden, hudutta nöbet tutan, pusuda yatan askerimizin, polisimizin cebinde katlanmış vaziyette durduğunu, bu iddianın doğru olduğunu da kabul ederek, bu mücadelenin yürütülmesini üstlendiğimizi söyledim. Bunun doğru olup olmadığının da açıklanması gerektiğini düşündüğümü ifade ettim. Bilmesi, duyması, cevaplaması gerekenlerle bunu konuştum.

 

Halen cevap bekliyorum

 

Halen cevap bekliyorum. Çok basit, saçma bir haber olduğu şeklinde, geçiştirici  bir karşılık aldım. Cevap verilemedi.

Bana göre o iddia doğruydu,  “bana göre”si fazla. Deşifre olan Oslo mutabakatında bu var. Bugün terörle mücadele eden emniyet mensupları tarumar ediliyorsa, yüzlercesi tutuklanmış, binlercesi görevden ihraç edilmiş, binlercesini emekli etme hazırlıkları devam ediyorsa zaten doğruluğu da ispat edilmiş oluyor.

 

Ben de yargılanabilirim

 

Teröre mücadele edenlerin yargılanması konusunda pazarlık yapıldığını bildiğim için polislere yönelik 22 Temmuz sahur operasyonları vesilesiyle söylemiştim. İçişleri Bakanı da terörle mücadele ettiğine göre günün birinde o da terörle mücadele ettiği için yargılanan polisler gibi yargılanabilir.

 

Görevden aldıracak bir güç var

 

Benim görevden alınmam konusu çok gizli ve anlaşılmaz değil. Öcalan’ın “Faşist bakan görevden aldırılmıştır” ifadesi, Öcalan’ın Ada’da koğuş arkadaşıyla yaptığı konuşmanın tespiti ve deşifresi olarak internette duruyor. Şu anda milli irade, terör örgütünün başı ile paylaşılmış vaziyette. Sadece İçişleri Bakanı’nın görevden alınmasıyla ilgili bir etkileşim söz konusu değil, gerekirse başka bakanları da aldıracak bir güç paylaşımı var. Hükümeti istemeye istemeye belli bir rotada, uzaktan kumandalı bir araç gibi yönlendiren bir güç var. Açıkça “Milli çıkarlar, ülke bütünlüğü her şeyin üstündedir” diyecek bir bakanı şu anda bu siyasi kadronun işbaşında

 

Dış ayağı da var

 

Türkiye’de sorun “Milli egemenlik” sorunu. Hem çok derinde hem de yüzeyde milletin değerlerinin, milleti millet yapan değerlerin devlet yönetimine tam egemen olmaması sorunu var. Hep kısmen egemen oluyor, devlet ünitelerindeki görevliler, aktörler milli egemenlikle uyuşmayan uygulamalarla, millete yön vermeye, şekil vermeye, akıl vermeye kalkıyorlar. Bunun kesinlikle dış ayağı da var. Dış bağlantılı bir şekilde, taşeron olarak, terörle mücadele politikasında olduğu gibi milli iradeyi öteleyen, dışlayan uygulamalara dönüşüyor.

 

Haber Merkezi

 

Editör: Haber Merkezi