Emekli emniyet müdürü Hakan Kırmacı röportajı -3

Ordu Yorum/Hasan Özata/Özel Röportaj

GELELİM 25 ARALIK OLARAK ÜNLENEN OPERASYONA, ASLINDA YAPTIRILMAYAN OPERASYONA.


Gelelim. Çok güzel işaret ettiniz. Neticelendirilmeyen operasyon dersek daha da güzel ifade etmiş oluruz.

Bu çalışma da, yolsuzlukla mücadele kapsamında yürütülen bir çalışmaydı. Belli bir olgunluğa gelmişti. 18 Aralık günü yaşananları görünce adlî makamlar, belki biraz erkene çektiler gözaltı emirlerini. Yani yakalayın, getirin dedi polise, yetkili savcılar.

Dedi ama: yasamayla, yürütmenin arası çoktan kapanmıştı. Yürütmeyle, yargının arasının kapanması biraz vakit alacaktı ve meşakkatli olacaktı. Bazı ses kısılmaları, yutkunmalar ve su içerek harareti düşürmeye çabalamalar olacaktı tabii.

41 kişi vardı gözaltı listesinde. Mal varlıklarına el konulması kararı da vardı. Ne gözaltı oldu! Ne arama yapıldı! Ne de el koyma! Kolluk, (adlî olmayan) amirlerinden aldığı konusu suç teşkil eden emri, yerine getirdi ve görevini yap(a)madı. Kimdi bunlar? 18 Aralık sabahı görevden alınanların yerine, tayinen gelen kişilerdi bunlar.

Tamam da ne suç işlemişler ki kardeşim? Hem benim para mı çaldılar? Para benim mi sanki? Deniliyor yak kimse yadırganmasın bu cümleleri, akrabamın sözleri bunlar. Cevap vereyim (dosyada yazdığına göre): 28 ihalede kamunun zararı sadece, yüz milyar dolarcık.

Bu dosya, daha doğrusu artık olmayan dosya: mülklere, binalara, köşklere, altına, dövize, transferlere, villalara, yazlıklara, arsalara, tapulara, dairelere, katlara, gemilere, gemiciklere, şirketlere, servetlere, hesaplara, emanetlere dönüşmüş vaziyette.


PEKİ, YANİ 2 DOSYA MIDIR BÜTÜN GÜNAHLARI? BAŞKA ŞEYLER YOK MU?



Aslında sorunun cevabını biliyorsunuz gibime geldi. Elbette var, sadece benzer konularda bir şehrimizde onlarca dosya açık, devam etmesi gereken çalışmalar var.

E tabii ki bunların tamamı da paralel yapının düzmece dosyalarıydı ve darbe üstüne darbe vurma amaçlıydı. Derhal kapatılmalıdır!

Kimileri "parti polisi", kimileri de “meridyen polisler" diye tanımladıklarının marifetiyle, bu dosyalar unutturulmaya çalışılacak. Kaldı ki polislerimize takılan bu sıfatları asla beğenmiyorum, uygun bulmuyorum bu durumu!


YERİ GELMİŞKEN SORALIM O HALDE: TÜM BU OPERASYONLARI YAPAN POLİSLER FETHULLAH GÜLEN CEMAATI MENSUBU DEĞİL Mİ? VE OPERASYON EMİRLERİNİ ONDAN ALMADILAR MI YANİ?  DAHA DÜNE KADAR BERABERDİLER VE SONRA NE OLDU DA BİRBİRİNİ YOK ETMEYE VEYA ALAŞAĞI ETMEYE ÇALIŞIYORLAR?


2. bölümden başlayayım cevaba:
Türkiye'deki tüm cemaat, dinî hareketler, tarikatlar; iktidarla arasını daima iyi tutmuştur. En azından şuna katılırsınız: Bu oluşumlar iktidarla aralarının bozulmasını istemezler. Bu durum da, konunun fıtratında var. Ya işbirliği yap, olmuyorsa da didişme. Neden? Eh taraflardan biri devlet! Diğeri de teba!

Özelde Gülen hareketi de böyle davrandı. Hatta benzerlerini solladılar bazen, işbirliğinde, eşgüdümde, desteklemede. Ve bu nedenle de haklı/haksız kıskançlıklar, kızgınlıklar da vardı. Ve tabii "gün ola, devran döne!" diyenler de. Devamı Yarın

Editör: Haber Merkezi