1990’lı yılların başında, ABD müttefiki! Türkiye’ye parası ile gece uçan helikopter, gece personel taşıyabilen kısaca askerler arasında kirpi diye bilinen araçları satmıyordu. Çünkü Kuzey Irak’ta Kürdistan’ı kurabilmek için PKK’yı destekliyordu. Yani 1950 den beri müttefikimiz(dostumuz) olan ABD, savaş malzemesi konusunda geçmişte modası geçen ürünleri hibe ediyordu. Fakat Türkiye güçlenince başına önce ASALA’yı ardından da PKK’yı sararak Türkiye’yi hırpalamaya çalıştı. NATO’ya katılmamızla birlikte oluşan özel harp dairesi zaten dolaylı olarak ABD’nin kontrolünde idi.
Yukarda kısaca özetlemeye çalıştığım durum, Uğur Mumcu, Jandarma Komutanı Eşref Bitlis ve yakınları tarafından biliniyordu. Doğal olarak ABD’nin neler yaptığını yakından bilen generaller giderek ABD’den soğumaya başlamışlardı. Bu arada da el altından Rusya, İsrail’in yarı parasına yazılımı da sizde olmak üzere insansız hava araçları verelim. Ayrıca ABD’nin size vermediği kirpileri de verelim diyordu. Bu arada özellikle jandarma içinde bir grup JİTEM adında bir örgütle illegal işler yapmaya başlamıştı.
Uğur Mumcu, gücü yettiği kadar ‘UYUŞTURUCU VE TERÖR’ bağlantısını kanıtlamaya çalışıyordu. Konuyu dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’la paylaşan Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis dar bir kadro ile görev yapmaya çalışıyordu. Bu arada ABD F-16 ları İncirlik havaalanından kalkarak kuşatılan PKK’lılara yardım malzemesi atmıştır.
Genel Kurmay üst kademelerinde giderek ABD karşıtı general sayısı artmaya başlamıştı. Çünkü Halk, vatanı savunma görevini üstlenen ordunun başarısızlığı karşısında orduya duyduğu güveni kaybetmekteydi. Zaten yılardan beri, BAĞIMSIZ TÜRKİYE- BAĞIMSIZ ORDU isteyen bazı sol örgütler. Türkiye’nin ABD ve NATO yerine yüzünü doğuya dönmesini ve ŞANGAYBEŞLİSİ diye bilinen, Rusya ve Çin’in başını çektiği örgüte girmesini savunuyordu. Bu görüş ordu içinde genç subaylar arasında da benimsenmeye başlayınca, baştan beri tüm bilgilere sahip olan ABD, NATO ve içerdeki güçler harekete geçtiler. Dört ay içinde Uğur Mumcu, Eşref Bitlis ve Turgut Özal bir şekilde öldüler. Doğal olarak Rusya’dan silah alma işi de rafa kalktı.
Fakat alt kademeden gelen ordu görevlileri giderek daha laik daha bağımsızlık yanlısı idiler. Bu durumun önlenmesi gerekiyordu. Geçmiş dönemlerde olduğu gibi, NATO’ya(ABD) bağlı olan özel harp dairesi tavşana kaç tazıya tut taktiği ile dincilerle laikleri gerdikçe gerdiler. Bu arada gerek duyuldukça PKK ile ilgili provokasyonlarda yapıldı. Bu arada birbirleri ile gereksiz yere zıtlaşan düşük profilli koalisyon lidercikleri halkı canından bezdirdi. Koşullar olgunlaşınca Necmettin Erbakan’a ihanet eden bir grup genç politikacı ABD’ye gittiler, dönüşte de kanal 7 TV’ye ‘GİTTİK ANLAŞTIK. İKTİDAR OLMAK İÇİN PARTİMİZİ KURACAĞIZ.’ Dediler ve 6-8 ayda iktidar oldular. Hala da pragmatizmin tüm varyasyonlarını sergiliyorlar. 
ABD’de yapılan görüşmelerde, çok ileri giden laik ordunun hizaya getirilmesi gerekiyordu. Ama hemen değil. Çünkü; Önce, yargının ele geçirilmesi gerekmekteydi.Sıra ile parlamento, yargı,Cumhurbaşkanlığı derken sıra orduya geldi.Türkiye Cumhuriyeti’nin legal illegal tüm bilgileri 60 yıldır, NATO adına ABD’nin elinde olduğu için ülkemizi yönetenlerin bile bilmedikleri bazı bilgiler onlarda vardı.Bir gün bir yerde tavan arasında bombalar bulundu.Ne hikmetse tavan arasında bomba bulunan gizli tanık oldu ve beraat etti!! Ardından bir gazeteci evinin önünde bir çuvalda çok gizli belgeler buldu ve ilgili savcıya teslim etti. Gelsin ardından, kurunun yanına yaşıda koyma operasyonu.
Konuyu daha fazla uzatırsak, asıl konu kaybolacak. Aradan yıllar geçti. R.T.Erdoğan, seçimler kazandıkça önce İsrail’e, ardından da ABD derken hızını alamadı BM’ye kadar demediğini bırakmadı.
Yarı espri de olsa AB’ye girmek zorlaştıkça ’ALSALARDA ŞANGAY BEŞLİSİNE GİRSEK diye Rusya liderine konuyu dillendirdi. Zaten Türkiye demokrasi diye bir sorunu da olmayan Şanghay beşlisine gözlemcidir. 20Eylül-4Ekim 2010 tarihinde Konya’da her yıl ABD ve İsrail hava kuvvetleri ile birlikte yapılan tatbikata ABD ve İsrail katılmayınca Türkiye Çin’i davet etmiştir. ABD, bizim olan F-16 larımızı teknolojisi çalınır diye kullandırmamıştır.(Hürriyet)Şimdide Çin ile füze yapma girişimi var.
Bu verilerin ışığında başbakan yargılanan bazı generallerle aynı çizgide buluştu bakalım bu işin sunu nereye varacak.  

 

1990’lı yılların başında, ABD müttefiki! Türkiye’ye parası ile gece uçan helikopter, gece personel taşıyabilen kısaca askerler arasında kirpi diye bilinen araçları satmıyordu. Çünkü Kuzey Irak’ta Kürdistan’ı kurabilmek için PKK’yı destekliyordu. Yani 1950 den beri müttefikimiz(dostumuz) olan ABD, savaş malzemesi konusunda geçmişte modası geçen ürünleri hibe ediyordu. Fakat Türkiye güçlenince başına önce ASALA’yı ardından da PKK’yı sararak Türkiye’yi hırpalamaya çalıştı. NATO’ya katılmamızla birlikte oluşan özel harp dairesi zaten dolaylı olarak ABD’nin kontrolünde idi.

Yukarda kısaca özetlemeye çalıştığım durum, Uğur Mumcu, Jandarma Komutanı Eşref Bitlis ve yakınları tarafından biliniyordu. Doğal olarak ABD’nin neler yaptığını yakından bilen generaller giderek ABD’den soğumaya başlamışlardı. Bu arada da el altından Rusya, İsrail’in yarı parasına yazılımı da sizde olmak üzere insansız hava araçları verelim. Ayrıca ABD’nin size vermediği kirpileri de verelim diyordu. Bu arada özellikle jandarma içinde bir grup JİTEM adında bir örgütle illegal işler yapmaya başlamıştı.

  Uğur Mumcu, gücü yettiği kadar ‘UYUŞTURUCU VE TERÖR’ bağlantısını kanıtlamaya çalışıyordu. Konuyu dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’la paylaşan Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis dar bir kadro ile görev yapmaya çalışıyordu. Bu arada ABD F-16 ları İncirlik havaalanından kalkarak kuşatılan PKK’lılara yardım malzemesi atmıştır.

  Genel Kurmay üst kademelerinde giderek ABD karşıtı general sayısı artmaya başlamıştı.Çünkü Halk, vatanı savunma görevini üstlenen ordunun başarısızlığı karşısında orduya duyduğu güveni kaybetmekteydi. Zaten yılardan beri, BAĞIMSIZ TÜRKİYE- BAĞIMSIZ ORDU isteyen bazı sol örgütler. Türkiye’nin ABD ve NATO yerine yüzünü doğuya dönmesini ve ŞANGAYBEŞLİSİ diye bilinen, Rusya ve Çin’in başını çektiği örgüte girmesini savunuyordu. Bu görüş ordu içinde genç subaylar arasında da benimsenmeye başlayınca, baştan beri tüm bilgilere sahip olan ABD, NATO ve içerdeki güçler harekete geçtiler. Dört ay içinde Uğur Mumcu, Eşref Bitlis ve Turgut Özal bir şekilde öldüler. Doğal olarak Rusya’dan silah alma işi de rafa kalktı.

  Fakat alt kademeden gelen ordu görevlileri giderek daha laik daha bağımsızlık yanlısı idiler. Bu durumun önlenmesi gerekiyordu. Geçmiş dönemlerde olduğu gibi, NATO’ya(ABD) bağlı olan özel harp dairesi tavşana kaç tazıya tut taktiği ile dincilerle laikleri gerdikçe gerdiler. Bu arada gerek duyuldukça PKK ile ilgili provokasyonlarda yapıldı. Bu arada birbirleri ile gereksiz yere zıtlaşan düşük profilli koalisyon lidercikleri halkı canından bezdirdi. Koşullar olgunlaşınca Necmettin Erbakan’a ihanet eden bir grup genç politikacı ABD’ye gittiler, dönüşte de kanal 7 TV’ye ‘GİTTİK ANLAŞTIK. İKTİDAR OLMAK İÇİN PARTİMİZİ KURACAĞIZ.’ Dediler ve 6-8 ayda iktidar oldular. Hala da pragmatizmin tüm varyasyonlarını sergiliyorlar. 

ABD’de yapılan görüşmelerde, çok ileri giden laik ordunun hizaya getirilmesi gerekiyordu. Ama hemen değil. Çünkü; Önce, yargının ele geçirilmesi gerekmekteydi.Sıra ile parlamento, yargı,Cumhurbaşkanlığı derken sıra orduya geldi.Türkiye Cumhuriyeti’nin legal illegal tüm bilgileri 60 yıldır, NATO adına ABD’nin elinde olduğu için ülkemizi yönetenlerin bile bilmedikleri bazı bilgiler onlarda vardı.Bir gün bir yerde tavan arasında bombalar bulundu.Ne hikmetse tavan arasında bomba bulunan gizli tanık oldu ve beraat etti!! Ardından bir gazeteci evinin önünde bir çuvalda çok gizli belgeler buldu ve ilgili savcıya teslim etti. Gelsin ardından, kurunun yanına yaşıda koyma operasyonu.

Konuyu daha fazla uzatırsak, asıl konu kaybolacak. Aradan yıllar geçti. R.T.Erdoğan, seçimler kazandıkça önce İsrail’e, ardından da ABD derken hızını alamadı BM’ye kadar demediğini bırakmadı.

Yarı espri de olsa AB’ye girmek zorlaştıkça ’ALSALARDA ŞANGAY BEŞLİSİNE GİRSEK diye Rusya liderine konuyu dillendirdi. Zaten Türkiye demokrasi diye bir sorunu da olmayan Şanghay beşlisine gözlemcidir. 20Eylül-4Ekim 2010 tarihinde Konya’da her yıl ABD ve İsrail hava kuvvetleri ile birlikte yapılan tatbikata ABD ve İsrail katılmayınca Türkiye Çin’i davet etmiştir. ABD, bizim olan F-16 larımızı teknolojisi çalınır diye kullandırmamıştır.(Hürriyet)Şimdide Çin ile füze yapma girişimi var.

Bu verilerin ışığında başbakan yargılanan bazı generallerle aynı çizgide buluştu bakalım bu işin sunu nereye varacak.