2019 yılı fındık rekolte tahminleri üzerine ziraat odalarından yapılan açıklamalara, İstanbul ve Karadeniz ihracatçı birliklerinden tepki geldi. Yapılan açıklamada, özetle şunlar belirtildi:

“Her yıl Şubat ortasında çiçek sayımı, Mayıs ortasında çiçeklerin dökülme/kayıp oranları (çiçekten meyveye geçiş), Haziran ve en son olarak da Temmuz ayında gerçeğe en yakın sonucun tahmin edilmesinden ibarettir. Anlaşılacağı üzere, en sağlıklı tahmin Temmuz ayında ve olabildiğince geç yapılandır. Popülizmi, ucuz kahramanlığı, siyasi çığırtkanlığı meslek edinmiş nezaketsiz ve saldırgan iddia sahipleri bu gerçekleri yok saymaktadırlar.

 

-Kaldı ki önlerindeki tabloyu analiz edebilme yeteneğinden de acizdirler. Uluslararası Sert Kabuklu Meyveler Kongresi (INC) tarafından yapılan tahminde 2019 Rekoltesi 770.000 ton/kabuklu olarak beyan edilmiştir. 2017 ve 2018 ürünlerinden çeşitli kategorilerde kalacak tahmini 45.000 ton/kabuklu ile 815.000 ton/kabuklu toplam arz hesaplanmıştır. Yayınlanan tablo INC’ye aittir.

 

-Fındıkta iyi mahsul ve bereket düşmanlığı nasıl bir anlayış ve cehalettir? 2019 ürünü rekoltesinin yüksek olma ihtimali mevcut ise buna sevinmek gerekmez mi?  Yoksa öfke içinde “istemezük” naraları atarak karalar bağlamak mı gerekir?

 

-Evet biz ihracatçılar, ülkesini seven ve halkının yararını düşünen herkes gibi, fındık dahil bütün ürünlerimizin rekoltesinin yüksek olmasını isteriz. Bereket yerine felaket mi isteyelim?

 

Hadsiz ve saldırgan çevreler uyduruk unvanlar ile üretici sırtından maaş alma dışında hangi hizmetleri yaptılar/yapıyorlar açıklayabilirler mi? Sadece fındık yansın, donsun diye beklemek mi marifettir?

 

Unutulmamalıdır ki Türkiye’mizde; 2006 yılında 820.000 ton, 2008 yılında 860.000 ton, 2012 yılında 740.000 ton, 2015 yılında 770.000 ton, 2017 yılında 760.000 ton civarında rekolte gerçekleşmiştir. Ülkemizde bu üretim potansiyeli her zaman mevcuttur.

 

2019 yılında ne olacağını Temmuz ayında göreceğiz. Fazla olursa yakıp, yok mu edelim? Hangisini istiyorsanız açıklayın! Ürün miktarı hususunda mümkünse önceden bilgi sahibi olmak ve buna göre tedbir almak gerekmez mi?

 

-Politikayı elbette devlet belirleyecektir. Ürünün sahibi ise sadece üreticidir.

 

-İhracatçının talebi; arz-talep dengesinin gözetilmesi, serbest piyasa kurallarına uyulması ve gerekiyorsa uygulanacak politikanın zamanında belirlenerek ilan edilmesi, sonra da sezon içinde asla değiştirilmemesidir.

 

İhracatçı Birlikleri üreticilerimizin kazancının, sürdürülebilirlik ve ülke menfaatimiz açısından zorunlu olduğunun bilincindedir.” Haber Merkezi

 

 

 

Editör: Haber Merkezi