Bayraktar, “Türkiye’nin, gelecekte önemli bir sorun olacak ve gittikçe artacak yem ihtiyacı için yem bitkileri ekimi ve üretimini artırmanın yanı sıra kaba yem ihtiyacı için çayır ve meraları ıslah etmekten başka çaresi yok. Çayır ve mera arazilerinin üretim kapasiteleri, uygun ıslah ve kullanım yöntemleriyle 4-5 yılda 3 kat artırılabilir.” dedi.

Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada, 2013 yılında sığır sayısının yüzde 3,6, manda sayısının yüzde 9,5, koyun sayısının yüzde 6,8, keçi sayısının yüzde 10,4 artığını bildirdi. 2013 yılında, 2012 yılına göre, toplam sığır sayısının 13 milyon 914 bin 912 baştan 14 milyon 415 bin 257’ye, koyun sayısının 27 milyon 425 bin 233 baştan 29 milyon 284 bin 247 başa, keçi sayısının 8 milyon 357 bin 286 baştan 9 milyon 225 bin 548 başa, manda sayısının 107 bin 435 baştan 117 bin 591 başa çıktığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti:

“Özellikle sığırda et ve süt verimi yüksek kültür ve kültür melezi ırklarına yönelme var. Bu ırklar daha fazla yem tükettiği için yem ihtiyacını artırıyor. 2013 yılında kültür sığırı sayısı yüzde 4,8, kültür melezi sığırı sayısı yüzde 5,8 artarken, yerli sığır sayısı yüzde 4,5 geriledi. Küçükbaş hayvan sayısında genelde bir artış var. Yerli koyun sayısı yüzde 6,2, merinos koyunu sayısı yüzde 17,4, tiftik keçisi sayısı yüzde 5,2, kıl keçisi sayısı yüzde 10,5 arttı.

Toplam sığır sayısının yüzde 41,31’ini kültür, yüzde 42,40’ını kültür melezi sığırlardan oluştu. 2012 yılında toplam sığır sayısının yüzde 17,67’si yerli sığırken, bu oran 2013 yılında yüzde 16,29’a indi. Yerli sığır sayısı 2 milyon 459 bin 400 baştan 2 milyon 348 bin 487 başa inerken, kültür sığırı sayısı 5 milyon 679 bin 484 baştan 5 milyon 954 bin 333 başa, kültür melezi sığırı sayısı ise 5 milyon 776 bin 28 baştan 6 milyon 112 bin 437 başa çıktı. Kültür ve kültür melezi sığır sayısı 2012 yılında 11 milyon 455 bin 512 baştan 12 milyonu aşarak 12 milyon 66 bin 770 başa yükseldi.
Merinos koyunu sayısı 1 milyon 532 bin 651 baştan 1 milyon 799 bin 81 başa, yerli koyun sayısı 25 milyon 892 bin 582 baştan 27 milyon 485 bin 166 başa çıktı. Kıl keçisi sayısı 8 milyon 199 bin 184 baştan 9 milyon 59 bin 259 başa, tiftik keçisi 158 bin 102 baştan 166 bin 289 başa ulaştı.”
 
“Tavuk yumurtası ve tavuk eti üretimi artıyor”
 
2014 Şubat ayında tavuk yumurtası üretiminin 2013 yılı Şubat ayına göre yüzde 7,98 artışla 1 milyar 284 milyon 656 bin adetten 1 milyar 387 milyon 201 bin adede yükseldiğine dikkati çeken Bayraktar, 2013 yılında 16 milyar 496 milyon 751 bin adet olan tavuk yumurtası üretiminin Şubat ayı itibarıyla son 12 aylık dönemde 16 milyar 670 milyon 621 bin adede çıktığını bildirdi. Bayraktar, 2014 Şubat ayında tavuk eti üretiminin, 2013 yılı Şubat ayına göre yüzde 5,77 artışla 127 bin 898 tondan 135 bin 274 tona çıktığını, 2013 yılında 1 milyon 758 bin 363 ton olan tavuk eti üretiminin de Şubat ayı itibarıyla son 12 aylık dönemde 1 milyon 766 bin 821 tona ulaştığını belirtti.
 
“Süt üretimi 18,2 milyon tonu aştı”

 
Toplam süt üretiminin yüzde 4,7 artışla 17 milyon 401 bin 262 tondan 18 milyon 223 bin 712 tona yükseldiği bilgisini veren Bayraktar, şöyle devam etti:
“2013 yılında, 2012 yılına göre, sığır sütü üretimi 15 milyon 977 bin 838 tondan 16 milyon 655 bin 9’a, koyun sütü üretimi 1 milyon 7 bin 7 tondan 1 milyon 101 bin 13 tona, keçi sütü üretimi 369 bin 429 tondan 415 bin 743 tona, manda sütü üretimi 46 bin 989 tondan 51 bin 947 tona çıktı. Sığır sütü üretimi yüzde 4,2, toplam süt üretimi yüzde 4,7 artarken, koyun sütü üretiminde yüzde 9,3, manda sütü üretiminde yüzde 9,5, keçi sütü üretiminde yüzde 10,4 artış meydana geldi.

Süt üretimi sürekli artıyor. En son 2014 Şubat ayında, sanayiye aktarılan inek sütü miktarı, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 9,92 artarak 622 bin 381 tondan 684 bin 125 tona çıktı. 2013 yılında sanayiye 7 milyon 938 bin 510 ton inek sütü aktarılmıştı. Bu yıl Şubat ayı itibarıyla son bir yıllık dönemde sanayiye aktarılan inek sütü miktarı 8 milyon tonu aştı ve 8 milyon 72 bin 331 tona çıktı.

Küçükbaş, büyükbaş hayvan sayısı ve süt üretimi artıyor. Bu sektörün istikrarlı bir gelir elde etmesi, üretim sürekliliğinin sağlanması ve uluslararası rekabet için çok önemli. Sektörün sıkıntıya girmemesi için yem üretimi artırılmalı, üretici ucuz fiyata yem ihtiyacını karşılayabilmeli. Kaliteli kaba yemin üretim maliyetlerini düşürdüğü bir gerçek. Özellikle sığır yetiştiriciliğinde temel sorun çiğ süt fiyatlarından kaynaklanıyor. Üreticiye yeterli gelir sağlanamazsa, üreticinin maliyetleri düşürülemezse, geçmişte olduğu gibi üretimden çekilir, ineğini kasaba götürür, hem süt üretimi hem de et üretimi sıkıntıya girer. Ülke de, geçmişte olduğu gibi milyarlarca dolar döviz ödeyerek sıkıntıyı aşmaya çalışır. Bütün bunların olmaması için süt tüketimi artırılmalı, çiğ süt fiyatlarında istikrar sağlanmalıdır.”

Hayvancılıkta en önemli maliyet unsurunun yem olduğunu belirten Bayraktar, yemin uygun maliyetle ancak çayır ve meralardan elde edilebileceğini, çayır ve meraların verimlerinin artırılmasının ise, ıslah edilerek tekniğe uygun bir şekilde kullanımıyla sağlanabileceğini bildirdi.

Bayraktar, bu durumda meralardaki mevcut kuru ot üretiminin 12 milyon tondan çok daha yukarılara çıkarılıp ve gelecekte büyük sorun olacak kaliteli kaba yem ihtiyacının karşılanacağını da belirtti.
 
“Hayvancılıkta fiyat avantajı en büyük silah”
 
Dünya genelinde hayvansal ürün sektöründe söz sahibi ülkelerin rakiplerine göre fiyat avantajlarının en büyük silahları olduğunu vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:

“Ürün satışından elde edilecek kar ile ürün maliyeti arasındaki ters orantı sebebiyle, maliyet kalemleri arasında en büyük payı alan yem ve yem ürünlerine ait giderler büyük önem taşımaktadır. Hayvancılıkta kaba yem ihtiyacının karşılanması ve et-süt maliyetlerin düşürülmesi bakımından çayır ve meraların önemi büyüktür.

Çayır ve mera alanları, aşırı baskı olmadan münavebeli otlatılarak kullanıldığı takdirde zaman içinde bitkilerin kendi kendini yenileyebildiği doğal kaynaklardır. Mera ve çayırların doğal dengeye olan katkısı da önemlidir.

Toprak yüzeyinde bitkiden bir kapak oluşturan ve geniş kök sistemleriyle büyük toprak kitlelerini muhafaza eden çayır ve mera bitkilerinin özellikle eğimli arazilerde erozyonu önlemede büyük rolleri vardır. Yapılan araştırmalarda yüzde 16 eğimli, milli ve tınlı bir arazide 18 santimetre (cm) kalınlığındaki toprak, nadasa bırakıldığında 7 yılda, sadece mısır ekildiğinde 11 yılda, mısır-arpa-yonca münavebe sisteminde 40 yılda erozyonla yok olurken, bu süre toprak üzerinde sürekli çayır bitkilerinin bulunmasıyla 33 bin 600 yılı bulmaktadır.

Bununla birlikte sahip olduğu doğal zenginlikler ve koşulları ile temiz hava üreten çayır ve mera alanlarının, doğal gen kaynağı olarak biyolojik çeşitlilik sağlamaktadır. Ayrıca, su toplama havzası olarak görev yaparak taban suyunu zenginleştirir, akarsuları besler, yağan yağmurun tamamının yüzeysel akışa geçmesini önleyerek sel kontrolünü sağlar, turizm açısından potansiyel alanlar oluşturur. Kırsal kesimde ucuz yem kaynağı olarak hayvancılığı destekleyerek üreticinin gelir düzeyini yükseltir, ekonomik nedenlerle meydana gelen göçü önlemede etkili olur.”
 
“Çayır ve mera alanları mutlaka korunmalı ve geliştirilmeli”
 
Erken, aşırı ve düzensiz otlatma gibi etkilerin yanı sıra, iklimin neden olduğu kuraklık, aşırı yağış ve seller de çayır-mera alanlarının asıl fonksiyonunu yerine getirmesine engel oluşturduğuna dikkati çeken Bayraktar, şu bilgileri verdi:

“Artan nüfusa paralel artan gıda maddeleri talebi ve hızla artan şehirleşmenin de etkisiyle yeni alanların tarıma açılması, çayır ve mera arazilerini 1935-2013 döneminde 44 milyon hektardan 14,61 milyon hektara indirmiştir. Bu çayır ve mera alanları mutlaka korunmalı ve geliştirilmelidir. Bu bakımdan otlama kapasitesi, kuru ot üretimi gibi meranın ne kadar verimli olduğunu gösteren niceliklerini iyileştirmek gerekiyor. Mera ıslah ve amenajman (önceden hazırlanıp kabul edilmiş esaslara uygun olarak işletme) çalışmalarıyla yem verimi ve kalitesi artacak, erozyonun olumsuz etkileri azaltılacak, zehirli bitkiler kontrollü şekilde yok edileceği için hayvan ölümlerinin önüne geçilecek. Islahı yapılmış bir merada yem bitkisinin verim ve kalitesinin artması, orada otlayan hayvanların et ve süt verimlerinin artmasına da önemli katkılarda bulunacaktır.”
 
“Tespit, tahdit ve tahsis çalışmaları tamamlanmalı”

 
Ülkemizde hayvancılıkta ihtiyacı sürekli artan kaliteli kaba yem ihtiyacı ve özellikle küçükbaş hayvancılık ve besicilikte hedeflenen amaçlar dikkate alındığında, düşük maliyetli üretimin olmazsa olmazlarından biri olan meraların en kısa zamanda ıslahının tamamlanıp üreticilerimizin ve hayvancılığımızın hizmetine sunulmasının gerektiğini bildiren Bayraktar, “Bunun için 14,61 milyon hektar çayır ve mera arazisinin tamamının tespit, tahdit ve tahsis çalışmalarının en kısa sürede tamamlanması zorunluluğu vardır” dedi. Haber Merkezi
Editör: Haber Merkezi