Uzun zamandır çift terapisi yapıyorum ve çift danışanlarım bana genellikle boşanma aşamasında geliyorlar. Bazılarının çift terapisi sürecinden beklentisi boşanmadan ilişkiyi toparlayabilmek olurken, bazılarının beklentisi ilişkiyi bozmadan, anlaşarak bir ayrılık yaşamak, bazıları ise sadece içlerindeki öfkeyi, kırgınlıkları boşaltıp, haklı olduklarının üçüncü bir göz- bu durumda bu üçüncü göz terapist oluyor- tarafından onanmasını bekliyorlar. Evli olmayan çiftlerde de genellikle her iki kişi de kendisinin haklı olduğunun ispatı için geliyor terapiye. Ve en temel iki dinamikten biri inatlaşma ve asla karşısındakinin ne dediğini, ne hissettiğini kabul etmeme olurken diğeri de baskın bir şekilde birbirini değiştirme arzusu oluyor. 
İlişkiler, bir sıralama yapılsa çok büyük ihtimalle yaşamda anlam bulmamız, kendimizi bulmamız açısından sağlık, meslek, para, gibi olguların arasından sıyrılıp önü çeker. O kadar önemliler ki bizim için, kendimizden bile vazgeçebiliriz, olmasını devam etmesini istediğimiz ilişkiler için. Çok da temelde yapılan en büyük hatalardan birisi de kişinin kendisini unutması, ilişkinin varlığını sürdürmesi için kendisinden vazgçemesidir. Fakat farkında olsun ya da olmasın, bir kişi bir ilişki için kendisinden vazgeçiyorsa, şüphesiz ki, bunu partnerini de değiştirmeden  gerçekleştirmeyecektir. Nedir bu sürekli partneri “eğitmek”, “değiştirmeye çalışmak” , her şey kendi istediğimiz gibi olsun,  egosu. Öyle ki, sabah sevgilisinin uyandığında “günaydın” deme halinden tutun da, insanlar içinde konuşma tarzına müdahale etmeye kadar birçok örnek görüyoruz. Aslında partnerde görüp de hoşumuza gitmeyen ve değiştirmeye çalıştığımız her şey “biz”iz. Sevgilinizin, eşinizin öfkeli biri olduğundan mı şikayet ediyorsunuz, dönüp kendinize bakın, ne kadar öfkenizi bastırıyorsunuz ne kadar ifade ediyorsunuz. Partnerinizin yalancı olduğunu mu düşünüyorsunuz, ya da hep sizi aldatan kişilere mi yöneliyorsunuz, emin olun sizin de içinizde izin vermediğiniz öyle bir kısım var ki, o bazen yalan söylemek istiyor ya da belki de aldatmak, ama siz bu yönlerinizi o kadar çok bastırıyorsunuz ki, o kadar kendinizde sevmiyorsunuz ki, tam da bu özellikleri olan kişileri çekiyorsunuz yaşamınıza. Sonra onu değiştirmeye çalışıyorsunuz fakat aslında değiştirmeye çalıştığınız kendinizsiniz. 
İnatlaşmalar da bu kabulsüzlükten ortaya çıkıyor zaten. Partnerlerden biri diğerini değiştirmeye çalışıyor, diğeri de değişmeyeceğim diye ısrar ediyor, çünkü o da olduğu gibi kabul görmek istiyor. 
Partnerinizde her ne hoşlanmadığınız ve değiştirmek istediğiniz özellik varsa, kendinize dönüp bakmak, tüm o özelliklerde kendiniz aramak, hem sizi eşinize daha da önemlisi sizi kendinize yakınlaştırır. Bunu tek başınıza yapmak bazen çok zor olabilir, bu durumda yetişkin terapisi ya da çift terapisi almak hem sizi büyütür hem de ilişkinizi…
Aksi takdirde ilişkileri yürütmek oldukça zor bir hal alır, yürütmeye devam etseniz de, ilişkiye ve kendinize yönelik otantikliği, samimiyeti  kaçırabilirsiniz. Bu noktaya gelmeden fark edip, destek almak, biraz kendinize dönmek, sonrasında geri dönülemeyecek yollara girmeden süreci yumuşatmaya yardımcı olabilir.
Uzm. Psk. Dan. S. Burcu Üçok
Kök Danışmanlık ve Eğitim Merkezi
@kokdanismanlikyoga
05334619126