Merhaba dostlarım.

Bu malum korona günlerinde neler yapıyoruz? Kimilerinin çok gezdiği belli ki; vakalarda Ordu halay başı. İşi olan da olmayan da dışarıda zaten. Evde olanların suçu ne bilemiyorum.


Herkes sıkılabilir. Bende sıkılıyorum. Ama korona hastalığını geçirmiş biri olarak diyebilirim ki; “evden ırganman”. Bir senedir bu illetle uğraşıyoruz. Yasaklar, tedbirler, kapanmalar derken şimdi bir de mutasyonlusu çıktı. Çıktı çıkmasına da biz bu işin içinden nasıl çıkacağız orası meçhul.

 

Bana bir şey olmaz diyen inat damarlı dedeler, aman ya ne olacak ki diyen gençler olduğu sürece daha da bitmez bu musibet. Fellik fellik dolanmalarlabitecek gibi de değil.

 

Sabahın rüzgarında, fırtınasında insan facebookda hikayelerimi göremiyorum diye telefoncuya gelir mi allasen. Görmezsek çatlarız çünkü. Hastalıktan daha önemli ya!

 

Böyle düşüncesiz kimseler sebebiyle biz daha çok evden çıkmayız. Benim ne suçum var, onca çocuğun ne suçu var ki evlerde tıkıldık. Çocuklar sıkılmasın diye evde yapmadığımız etkinlik kalmadı. Boyamalardan tut, iple zincir çekmeye kadar her yolu mübah deyip denedik. Ama çocuk bu. Park istiyor, oyun istiyor ne yapsın? Sıkılıyor. Bir noktadan sonra anne babalar olarak biz de yetersiz gelmeye başladık. Kalmadı çünkü. Tükettik.

 

Okuduk, yazdık, oynadık, boyadık, ördük, diktik, giydik, yedik, içtik…

 

O kadar çok şey yaptım ki son bir sene içerisinde. Hala da yapmaya devam ediyorum. Mesela bu Şubat ayı içerisinde üç tane kitap okudum. Toplam sayfa sayısı 900. Bir bebek battaniyesi, bir sepet içinde elmalar, iki adet bebek gövdesi ördüm. Yapılan ev temizliği, yemekler ve bakılan iki çocuk hariç. Hadi bir daha beşikte, diğeri dört yaşında ve sendromlu ergen sayılır. Kıskançlık krizleri, inat geldi mi aman Allah, kaçın.

 

Siz normale dönmeyi elbette istiyorsunuz. Emin olun ben ve biz anneler daha fazla istiyoruz. Günde bir saat parkta amaçsızca koşsa bu çocuklar evde kalmak yormayacak belki de bizi. Gel gelelim ki şu gezen insanların yüzünden biz evde paşa paşa oturanlar cereme çekiyoruz. Yazık bize de. Azıcık mantık lütfen.

 

Fazla yüklenmek istemiyorum ama gerçekten yerinizden ırganman. Evinizde oturun. Az sabır gösterin. Temiz havayı ben balkonumda da alabiliyorum. Siz de öyle yapın. Tüm ihtiyaçlar kapıya kadar geliyor zaten. Her şey sanallaştı.

 

Biraz daha sabredelim. Sonra nasıl olsa çıkacağız. Ama bu gidişle hiç çıkamayabiliriz. Azıcık daha gayret edelim.

 

Büyüklerimin ellerinden, küçüklerimin gözlerinden öpüyorum. Yaşıtlarıma sımsıkı sarılıyorum en virüssüz olanından. Gelecek çok yakın olsun, kendimiz uzatmayalım.

 

Hoşça kalın.