İslami terör örgütlerinin kullandıkları silahları emperyal ülkeler üretiyor.Peki bu silahlar terör örgütlerinin eline nasıl geçiyor?? Afrika’yı, Orta Amerika’yı ve Güney Amerika’yı yüz yıllarca sömüren Avrupa ülkeleri,20. Yüzyılın sonuna gelindiğinde haklarını arayan uluslar ve ülkelerin sömürülemez olması nedeni ile oralardan çekilirken, Orta-Doğu’da ki petrol bölgelerine yöneldiler. Osmanlı Devleti’nin dağılması sonunda, emperyal güçler kendi aralarında petrol bölgelerini bölüştüler. Bu yeni kurulan suni ülkelere de işbirlikçilerini yönetici olarak atadılar.

2. Dünya savaşından sonra Dünya’da yükselen bağımsızlık ve sosyalizm hareketi çerçevesinde Mısır’da Cemal Abdulnasır öncülüğünde gelişen BAAS hareketi tüm Arap dünyasında taraftar buldu. Irak ve Suriye’de de ardı ardına BAAS partileri ihtilallerle işbaşına geldiler. 60’lı yıllarda, Güney Amerika, Orta Amerika ve Afrika kıtasında özgürlük hareketleri yükselmeye başladı. 1947’den beri İsrail ile savaşan Filistinliler BAAS partilerinin de katkıları İLE ’FİLİSTİN KURTULUŞ ÖRGÜTÜ’nü’ kurdular. Bu örgütün El Fetih isimli silahlı sol eğilimli örgütü, uçaklar kaçırarak ve 1968 Münih Olimpiyat Köyünü basarak yaptığı katliamlarla adını duyurdu. Amerika’nın özellikle Vietnam savaşında yaptıkları tüm Dünya’da özellikle gençler arasında anti Amerikan bir politikayı güçlendirdi. Sovyetleri ve Çin’in Afrika ülkelerinde yandaş bulmasına neden oldu.1979 yılında İran’da Mollaların iktidara gelmesi, Sovyetlerin Afganistan’ı işgali, başta Amerika olmak üzere emperyal ülkeleri önceden hazırladıkları,’YEŞİL KUŞAK PROJESİNİ’ devreye sokmalarına neden oldu.

Sovyetlerin, Afganistan ve Pakistan yolu ile Hint okyanusuna inmesi önlenmeli, Orta-Doğu’daki petrol bölgeleri korunmalı Afrika, bir şekilde elde kalmalı idi. Bu amaçla Afganistan’dan kaçanlar arasından oluşturulan El Kaide örgütü Pakistan’da kuruldu. CIA ajanları tarafından eğitilen militanlar Afganistan’da güçlenerek başarı kazandılar. Bu tür örgütler, Fas’tan Endonezya’ya değin çeşitli isimlerle kuruldu. Örneğin; Suriye ve Mısır’da Müslüman kardeşler, Lübnan’da oluşturulan Hizbullah ve bir dolu fraksiyon’da sayılabilir. Bu arada sorun olmayan ülkelerde de özellikle Afrika ülkelerinde HıristiyanMüslüman çatışmaları körüklendi. Hıristiyanlar desteklenerek ezilen Müslümanlar arasından teröristler üretildi. Kendi ülkesinde katliamdan kurtulan çaresiz insanlar uygun ülkelerde de acımasız katiller oldular. Emperyal güçler kendi programlarına göre bu ürettikleri canileri koruyup kollayarak diledikleri ülkede kullanıyorlar. Yakın gelecekte Çin’in Uygur özerk bölgesinden de IŞİD’ katılanlar olursa şaşırmayın. Somali’de ki El Şebap, yıllarca korsanlık yaparak para kazandı militan topladı.

Nijerya bir petrol bölgesi Boko Haram oralarda kız çocuklarını kaçırıp satıyor. Parayı bulan örgütler çaresi insanları örgütleyebiliyorlar. Avrupa’da dışlanan Müslümanlarda potansiyel militanlar. Irak’ın ABD tarafından işgalinden bu yana Orta-Doğu kan gölü. Bu durumdan, silah tacirleri ile petrol baronları karlı çıkıyor. Irak’ta şii Maliki’yi ABD başbakan yaptı. Malikinin Sünnilere yaptıklarına başta ABD olmak üzere tüm emperyal ülkeler seyirci kaldı. Ülkede zaten hazır bekleyen El Kaide uzantısı El Nusra, Saddam’dan kalan kurmayların ve aşiretlerin katkısı ile güç kazandı. Arap Baharı diye uydurulan proje, Tunus, Libya, Mısır derken Suriye’ye de gelince bunun bahar ama sonbahar olduğu görülmeye başladı. Suriye yönetimini devirme konusunda, ülkemiz yöneticileri çok hevesli davrandılar. Ve de kısa sürede Esat’ın gideceğini düşündüler. Özgür Suriye Ordusu dedikleri örgüte verilen silahlar El Nusra ve IŞİD terör örgütlerinin eline geçti. Yaklaşık bir buçuk milyon Suriyeli de ülkemizde bakalım sonu ne olacak? Şimdi IŞİD(İD) kurtulmak için peşmerge(PKK)ya silah veriliyor. Yarın bu silahlar ülkemiz için kullanılırsa şaşırmayın. Irak savaşından sonra ABD silahları PKK’nın elinde idi unutmayalım. Bir ABD’li gazeteci kesildi diye haklı olarak tüm Dünya ayağa kalktı. Bizim 49 insanımız yarın ne olacak bilen var mı?