Herşeye rağmen İstanbul Dünya’nın en güzel kentlerinden birisi; özellikle tarihi doğal yapısı; iki kıta arasında üzerinde oluşu;  Boğaz üzerinde yerleşiminin oluşu; adalarda yerleşik konumunun olması;  tarihi dokuların yaşatılması İstanbul’u her dönem güzel bir yaşam alanı olarak ortaya koyuyor.

         Liseyi bitirdiğimden sonra değişik zamanlarda ve yıllarda İstanbul’a gittim. O yıllarda İstanbul’un bazı yerleri; görüntüsü bozuk; boyasız, derbeder binalar; tanzim edilmemiş bahçeler; estetik sokulmamış yerler olarak göze batardı.  Öyleki fevkalade güzel bir caddenin 90 derecelik yolla ayrılan tali caddenin;  30 metre arkasında köhnemiş binalar; insanın bazen girmeye korktuğu yerler olarak ortaya çıkardı. Belkide öylesi yerler; yapılıp yeniden tanzim edilse bile; gelir getiremediğinden sahibine bir anlamda ekonomik yük gibi oluyordu, ama şimdilerde çok turist geldiği  ve çok doviz bırakıldığı için bu olumsuz şartlar ortadan kalktı, ve olabildiğince kötü görüntülü; köhne binalar; tarihi taş yapılar; yeniden restore edilerek güzel bir şekle dönüştürülmüş; beklide yapıla yapıla;  veya restore edile edile olumsuz görüntülü binalar hemen hemen yok gibi, ve gerçek tarih olan İstanbul daha muhteşem görüntüsüyle ortaya çıkmış.

         Özellikle ulaşımın önemli bir bölümünün metroya kaymış olması; trafik sorununu metro bölgesinde önemli ölçüde çözmüş; ancak yollarda hala belirli saatlerde  yoğun trafik var;  bu yüzden şehir otobüsleri içindeki yolcular; zaman zaman çok gecikerek gidecekleri yerlere gidiyorlar; öyleki bazen trafik yürüme hızıyla gidiyor.  İstanbuldaki şehir içi yolcu taşımacılığında en güzel şey; İstanbul kart adıyla bilinen kartla şehir otobüslerine, metrobüse, tramvaya Marmaray’a, metroya, deniz otobüslerine, İstanbul deniz işletmeciliği (şehir içi ulaşımda /turistik seyahat hariç) motor ve gemilerine binebiliyorsunuz.  Bu karta kontür yüklüyorsunuz; geçerli taşıma araçlarına gittiği yere göre ücretini elektronik çekimle alıp; seyahat edilen araç hesabına yine elektronik devirle veriyor. Dolasıyla aracın dahil olduğu işletme gün içersindeki gelirini ve giderini bilebiliyor. Yani bir kartla; tüm taşıma araçlarına ücreti karşılığı (elektronik çekimle) binebiliyorsunuz. Biletim yoktu; bozuk para yoktu, aklıma gelmedi derdi kalmıyor. Ayrıca kartta biniş kontürünün olup olmadığını yada ne kadar kaldığını, yine elektronik okuma sayaçlarından okutarak öğrenebiliyorsunuz; eğer biniş kontürünüz yeterli değilse veya azsa; hemen bir durakta olan; kontür dolum bayilerinden; ücreti karşılığında kartınıza biniş  kontürü yükletebilirsiniz.  Yalnızca minubüsler ve Turistk amaçlı koyulan sarı münübüs (sekiz kişi alıyor)  dolmuşlar para alıyor, onlara İstanbul kartla binilmiyor.  Sarı münübüs dolmuşlar daha çok turistik amaçlara yönelik   düzenlenmiş bir dolmuş servisi. Örneğin Kadıköyden Pendiğe sahilden seri bir sekilde seyahat olanaklı oluyor. Bence yerli ve yabancı gezginciler için iyi tasarlanmış bir uygulama. Bunlardan başka; bazen viraj dönmek durumunda olan bir otobüs; park eden araçlar yüzünden virajı dönemeyip; yolda kalabiliyor, ve ancak caddeye park eden araçların sürücüleri bulunabilirse; araçlarını hatalı park ettikleri yerden çektikten sonra otobüs gidebiliyor.

         Bu yıl İstanbul’da oldukça iyi turist olduğunu söyleyebilirim; çünkü Beyoğlu’nda İstiklal Caddesinde  yüz kişiden  sekseninin turist (Eylül  ortası) olduğunu kolaylıkla anlıyabilirsiniz.  Eğer Planlamalarda  daha dikkatli ve çevreci yapılı bir düşünceyle hareket edilirse; gelecekte istanbul’un daha çok turist çeken bir merkez olabileceğini söyleyebiliriz.