Kurtuluş Savaşı  sonrası bile denizlerimiz  ve deniz ulaşımı üzerinde tam egemenlik hakkına sahip olmamız çok zor olmuştu. Türkiye Cumhuriyeti  kabotaj denen denizlerimiz üzerinde tam egemenliğe ancak  1 Temmuz  1926 ‘da uzun uğraşlar sonucu ulaşabildi. Bu egemenliği anlamamızın en  kolay yolu şudur:  Artık karasularımıza giren her yabancı gemi gönderine Türk bayrağı asmak ve Türkiye ‘nin hak sahibi olduğunu tanımak zorundadır. Anlamını fazla bilemediğimiz ama bağımsızlığımızın sembollerinden olan Kabotaj ve Deniz Bayramımızı kutluyoruz.  Üç tarafı denizlerle çevrili olan bir ülkede yaşayacağınızı düşündüğünde, bu konuyu ne de az ele aldığımızı hatırlatıyor ve düşündürmeye devam ediyorum. Dünya ticaretinin son derece hızlı arttığı, toplam gayri safi hasılat içerisinde, uluslar arası ticaretin oranı git gide yükseldiği, dünya ticaret örgütünün (WTO) girişimleriyle her geçen gün daha fazla serbestlik uyguladıklarını düşündüğümüzde, tüm bu hızın gerçekleşmesinde taşımacılığın oynadığı rolün önemini bir kez daha anlıyorum. Denizlerin her açıdan çok önemli olduğu muhakkak. Dünya ticaretinin büyük bölümü, tarihin derinliklerinden bu yana hep deniz yolu ile sağlanmış, ülkeler savunma stratejilerini ağırlıklı olarak deniz yoluyla oluşturmuş, denizler deniz taşımacılığı bu anlamda hep çok fazla önemli olmuştur, Avrupa ile Asya’nın birleştiği noktada yer alan ülkemiz gerek iç suları ile gerekse etrafını çevreleyen önemli denizleri ile çok önemli bir deniz ülkesidir. Yanı sıra deniz ürünlerinin de çok önemli bir kaynağını oluşturduğu, ülkemizde minyonlarca kişinin balıkçılık ile geçimini sağladığını düşünüldüğünde, denizcilik gerçekte pek çok önemli bir yere sahip olmuştur. Balıkçılıktan geçimini sağlayan kişiler, işletmecileri, amatörler, fol burnu ve arderlik mesleğini icra edenler, gemi ve yat inşa edenler, tersane çalışanları, onların aileleri, seksen milyonu aşan nüfusumuz ve her zaman söylediğimiz coğrafi konumuzun dünyada büyük güç olabilmemiz yolunda ki önemi muhakkak. Ancak, bu gücü kullanabilmemizin ve süper güçler arasında yer alabilmemizin elbette belli gereklilikleri var. Denizlerimiz ve deniz taşımacılığı, hızlanan, ancak bir yandan da pahalanan taşıma botlarının hepsini alternatif yaratacak gelişimini sürdürülüyor. Ve eminim daha da sürdürecek. Deniz taşımacılığı bu yönde önemli olmasaydı, dünyada en çok taşıma şeklide olmazdı. “Topraklarının ucu deniz olan bir Ulusun sınırını, halkının kudret ve yeteneğinin hududu çizer.” -M. Kemal Atatürk

Atatürk’ ün denizci millet ülküsü ancak bu çalışmaların devam etmesiyle mümkün olacaktır. Kabotaj Kanunu’nun yürürlüğe girmesinin 94. Yılını büyük coşkuyla kutlamamız lazım. Denizcilik ve Kabotaj bayramını candan kutlar. Üç tarafımız denizlerle çevrili olmasına rağmen ne yazık ki hala havuz balığı yiyoruz.