Bu gün 5 Aralık. Türk kadını için önemli bir gün. 5 Aralık 1934 yılında, Türk kadınına "seçme ve seçilme hakkı" tanındı. O dönemde, Avrupa'da dahi kadınların seçme ve seçilme hakkı yok idi. Bu hakkı gündeme getirip, kabul edilmesini sağlayan Ulu Önder Atatürk dür.
Aradan geçen 84 yıla rağmen, bazı kadınların bu hakka layık olmadıklarını görüyorum. Zira onlar, Ulu Öndere teşekkür edecekleri yerde, anısına dahi saygı duymuyorlar. Gerekçe olarak Islamı öne sürme modası değişmedi.
Rahmetli Demirel, baş örtüsünü bahane ederek gösteri yapan kızlara "Suudi Arabistana gidin" diyerek, meselenin vehametini anlatmak istemişti. Dinci kesim, bu söylemi sürekli onun aleyhine kullandı.
Halbuki, Demirel haklıydı. Suudi Arabistan'da kadının toplumda yeri yoktu.
-2007 yılına kadar Suudiler, kadına kimlik dahi vermiyordu. Nedeni ise, kadının fotoğraf çektirmesi yasaktı.
-Suudi Arabistan'da kadın tek başına sokağa çıkamaz. Yakını ile dışarı çıkan kadın, kapalı elbise giymek ve peçe takmak zorunda. Erkek yakınının yazılı izni olmadan yurt dışına seyahat edemez.
-Mahkemede iki kadının şehadeti geçerlidir. Tecavüze uğrayan kadın, tecavüzü açıkladı diye mahkeme tarafından cezalandırılır.
-Ticaret odaları dışında, Suudi Arabistan'da "seçme-seçilme" diye bir hak yok. Orada dahi kadının yeri yok.
Şeriat uygulayan Islam ülkelerinin, Suudi Arabistan'dan fazla farkı yok. Dar pantolon giydi diye, Malezya'da kızlar sokakta kırbaçlanıyor. İran'da saçının teli görünen kadınların yüzüne, kezzap atılıyor. Afganistan'da "dil, göz, kulak zinası" diye uydurma gerekçeler ile kadınlar, taşa tutularak idam (recm) ediliyor.
Türk kadınının Ulu Önder Atatürk'e, her gün, minnet ve şükranlarını sunması gerekiyor.