Belediye başkan adayları acaba bu işe hizmet için mi yoksa ikbal için mi girmek istemektedir. Adaylar partimizin kuruluş felsefesine ideolojik yapısına uygun olmalı.
İkbal ve makam için belediye başkanı olmak isteyenlerin daha çoğunlukta olduğunu söylemek toplum içinde daha yaygın bir kanaattir. Kişinin kartvizitine Belediye başkanı unvanını yazdırmak istemesi kendi açısından çok akıllıca bir taleptir. 
Bugüne kadar ne katkı verdiğine bakmadan, çorbada tuzu olmayan, alın teri akıtmamış, emeğin anlamını öğrenmemiş, siyasette hiçbir bedel ödememiş, kişilere dikkat edilmelidir.
Aday olma cesaretini gösteren kişiler siyasette kalıcı olması açısından, stratejik iletişim planına sahip olmalı, hedeflerini, yapacağı hizmetleri çok iyi seçmeli, seçmene ve partinin kanaat önderlerine nasıl ulaşacağı ve vereceği mesajların amacına ulaşmasının yollarını iyi bilmelidir.
Yaşadığı bölgeyi sosyal ve coğrafi anlamda iyi tanımalı ve sorunlarını nereye taşıyacağına dair vizyonu ve projeleri olmalıdır.
Layık olmadan, emek vermeden bir yere erişme çabasında olmak işin kolaycılığına kaçmaktır.
  Liyakat ülkemizde herkesin, ahlaki ve etik anlamda saygı gösterdiği, ama pratikte ve uygulamada ise direnç gösterdiği bir değer olarak karşımıza çıkmaktadır.
   Ancak konu siyasete gelince, A takımının dayattığı ikili ilişkilere bağlı ağamsın paşamsın ile adaylar yapılmamalı.Kesinlikle üye bazında ön seçim yapılmalı.
Kendi mevcudiyetini devam ettirmek adına, önündeki bütün engelleri ortadan kaldırmak liyakat sahibi donanımlı işin ehli insanların önünü açmamak, önüne getirilen her şeye evet diyecek, ileride kendine rakip olmayacak, UYUMLU!!! İnsanlar İle küçük olsun benim olsun, sen ben bizim oğlan mantığı ile yürütülen yönetim anlayışı şekline dönüşmemelidir.
  Elimizi taşın altına koyup, kaliteyi artırmalı, düzgün insanları siyaset ile buluşturmalıyız.
   İşe  göre İnsan, yapıya ve dokuya göre siyasetçi, işini iyi bilen, konusuna hâkim, doğruları söyleyen insanını  tanıyan, saygı gören, insanlara dokunan, ulaşılabilir, toplumda karşılığı olan, etrafında sevilen kişiler ile sorunları çözmek, halka yakın olmak, onları, onlara en yakın isimler ile temsil ettirmek sorunları çözmez mi?  Bence büyük oranda çözer…   
      Unutulmamalıdır ki; yalakalar ve yağcılar gemilerin fareleri gibidir, gemi su almaya başladığında gemiyi ilk onlar terk edeceklerdir.