Son günlerde bizleri etkisi altına alan illet bir virüs ile karşı karşıyayız. Ve maalesef ki bazı şeyleri toplum olarak yeni öğreniyoruz. Örneğin ellerimizi yirmi saniye boyunca sabunla güzelce ovalayarak yıkamamız gerektiğini, çamaşırlarımızı 60 ile 90 derece sıcaklıkları arasında yıkamamız gerektiğini ve hatta aksırırken, öksürürken ağzımızı kapatmamız gerektiğini ve nicelerini…

 

Alınan önlemler ve tedbirleri çoğu kişi uyguluyor lakin bunu uygulamayan belli bir diktatör kesim var ki ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Ben eski toprağım, bana bir şey olmaz, bünyem sağlam diye diye toprak olacaklar haberleri yok.

 

Benim asıl kafamı kurcalayan olay şu ki hangi illerde vakalar var, ölenler kimler isimleri söylenmiyor. Bu durum da benim aklımda soru işaretleri bırakıyor. Türk milleti olarak milliyetçilik duygusu ağır basan bir ülkeyiz. Benim bir yakınım değil koronadan şarbondan veya daha tehlikeli bir hastalıktan dahi ölse, cenazesini almadan duramam. Ayakucuna geçip bir Fatiha okuyamayacak durumda olmayı düşünemiyorum bile. Ben böyle düşünürken diğer insanların da ölüsünün bir eşya gibi gömülmesine razı geleceklerini düşünmüyorum. Bu sebeple cenazesini almak için uğraşan insanlarda yok.

 

Çağımız internet ve teknoloji çağı. Dünyanın neresinde olursa olsun her şeyden haberdar olabiliyorsak; böyle bir durumda da haberimiz olurdu diye düşünüyorum. Ama bu konuda bir kıpırdanma da duymadık.

 

Şimdi diyeceksiniz ki riskli bir hastalık var ve bulaşıcı, neden risk alalım?

 

Risk grubu 60 yaş üstü ve kronik hastalıkları olan insanlar. Ben alerjik astım ve nefes darlığı olan biriyim. Yani risk grubundayım. Özel sektörde çalışıyorum. Maalesef ki işimizin başında durmak zorundayız. Çünkü ısıtma sistemleri firmasında temel ihtiyaç olan “ısınma” ihtiyacı sahiplerine doğalgaz taşıyoruz. Mecburen çalışıyoruz. Devlet tarafından yapılan açıklamada 65 yaş üstü en düşük emekli maaşı 1500tl olacak, yine 65 yaş üstüne kolonya ve maske dağıtılacak, zorunlu olmadıkça evden dışarı çıkmayın denildi. Özel sektör nerde? Kredileri faizsiz öteleme yapıyorsun illa alacağım diyorsun da nasıl ödenecek bu işler böyleyken. İnsanlar eleman çalıştırıyor, bağkur, ssk ödüyor. Maaş veriyor. Gelir olmadan nasıl ödenecek bunlar? Madem öyle 2 ay dondur özel sektör giderlerini. Bağkur, ssk almayacağız de. Olmaz devlete para lazım.

 

Uzun zamandır siyasi konularda yazmaktan ve konuşmaktan bilerek uzak durmaya çalışıyordum ama son iki haftadır duramıyorum. Müslüman bir ülkede yaşıyoruz elhamdülillah müslümanız ama camilerimiz boşaldı. Umreden dönen sözde Müslümanlarımız polisimize tükürecek kadar imanlı(!) ki ben ölürsem sen de öl diyor. Var mı böyle zihniyet? Tedbir almaya çalışıyorsun yurt dışından üç bin küsur kişiyi ülkeye taşıyorsun. Bu mu tedbir?

 

Sirkeli su ile temizlik yapmayı, beğenmediğimiz limon kolonyasını (içinde alkol var diye), normal deterjanı ve hijyeni yeniden öğrendik. Çok şükür! Çamaşır suyu eve sokulmaz, kimyasal deterjan kullanılmaz diyen bilinçli ev hanımları(!) marketlerde rafları boşalttı. Hani çok temizdiniz? Hani en iyisini siz biliyordunuz?

 

Makarna sağlığa zararlı, beyaz undan uzak durun, pirincin faydası yoktu. Marketlerde bu ürünlerin rafları bomboş kaldı. Her akşam sağlık çalışanlarımızı alkışlıyoruz ya; ben de sizleri her sabah ayakta alkışlıyorum. Çok bilinçlisiniz vesselam.

 

İşin özü herkes ellerini yıkamayı öğrendi şimdi sıra yerlere tükürmemekte. Bundan yıllar önce (yaklaşık 5 yıl) sokağa tükürenlerle alakalı bir köşe yazısı yazmıştım. İsteyene ulaştırabilirim. Şimdi tekrar hatırlatmak gerekiyor. Klavye kahramanlıklarına gerek yok; arayın yaşlılarınızı bilinçlendirin. İnsanlar sokağa kök salmış gitmem de gitmem diyor. Sizlerin sosyal medyada yazdığınız hikâyelerinizi bu grup bilmiyor. Sizi takip edenler de zaten olayın bilincinde olan insanlar. Siz de bu bilinç ile uyarınızı yapın.

 

Umarım ki bu koronavirüsün içinden koronaharekatı gibi bir siyasi propaganda çıkmaz. Yoksa iş gerçekten çok ciddi. Temiz ve sağlıklı kalın…